Bahçenin Minik Nurları..
Bahçenin Minik Nurları..
Şehrin içinden süzülerek çıkıyoruz. Mevsimin ilk ışıkları önümüzde. Boylu-boyunca mavi ve gelecek zaman gibi gri Gürültünün tüm serenomisi arkamızda kaldı Sadece şehrin çılgın çığlığı kulaklarımızda Tatlı bir rüzgârın yol açtığı tünelden geçip Kum, güneş ve yeşilin otağ kurduğu panayırdayız. Adı Temmuz, Yazın ortasında koca bir çiçek gibi kampımız. Akşam sefaları, ezan çiçeği, manolya ağaçları,gül, ibrişim ve çamlar. Dallarında geçen yıl vedalaştığımız dost kargalar, Karşılıyorlar bizi. Vakit bir mübarek Cuma ikindisi, Yanıbaşımızda özlediğimiz komşular. Ve şirin mi-şirin çocuklar. Yeşil bahçemizin nur yumakları. Minik, Nisanur Beydanur Ve küçük ablamız Beyzanur… (nurlar biraz daha büyümüş) Yeşile düşen küçük nur çiçekleri. Mor, pembe bisikletlerinde gün boyu keyif çattılar. Plastik tabancalarla su savaşları yaptılar, Rakipleri Fatih Esad… Yorulmak bilmeksizin koştular-durdular. Balkonlarda anne ve babalar, (günler çabucak geçiverdi) Sarı kumlara serilen gözler; çabucak geçiverdi, Eridi mutluluk yumağı bir kar tanesi gibi. Denize düştü zaman! Tutarak meltemin serin ellerinden ufka doğru uzaklaştı. Deniz, yeşil, çiçekler, kargalar ve dostlar birkaç gün daha yaşlandı. Zümrüt bahçenin otları arasında Sevinç, mutluluk ve özlem kaldı. Minikler biraz daha büyüyüp gelmeye sözleştiler. Bakarak arkadaşları dost kargalara tebessüm ettiler. Yeşil ve uzun yolu geçerek. Şehre yeniden süzülerek girdiler. Başakları büyümüş olgunlaşmış şehrin içerisine… 2011..İstanbul |