(1) Çobanoğlu Hatİ
Yozgat, Bando, Candarma.
Çobanoğlu Hati; Temiz Kalpli, Cahil, Dürüst, birazda Kürt. Okuma-Yazma; "- Na zanım !" Yok, amma; Kuranı ezbere bilir. Kısar Gözlerini Parmak ucunda, söker. Sallanır, söyler Sure’leri. "Hatim indirir" yani. Hatim indirir yani. İnanmaz Alay Komutanı; "- Getirin İmam’ı !" Emir, emirdir. Gelir. "- Oku!" der, okur. "- Dur !" der, durur. Gösterir başka Sure’yi, hemde ortadan. O iri, Dev Cüssesine sığmayan, kadınsı, ince, billur Sesiiyle sallanarak Yerinde, İnletir Mekanı Hati, dinletir Kuran’ı. Ben "Parlak-İstanbul’lu", Bando’da Yazıcı; "Ünüversite-Terk, Karavana-Yıkamaz" Takımından, Hati’nin Masabaşı’sı. Zorunluyum belletmeye ona; "Asker kimdir?"ç "Her ihtiyacı Devlet tarafından karşılanan Er’e, Asker denir" Cevabını; Noktası-Virgülüne dek ezberlenecek... "Hazır-Ol" da söylenecek... "Bilmemek yok!" Emir... "- Alay Komutanının Adı nedir?" Akşam, Kayseri’li Çavuş Cabbar (Gaddar-mı-Gaddar) girer Yemekhaneye, Subay Kasketiyle. Yemek Sonu İmtehan! "- Amanin, aman-aman !" "- Diiik-kat!" Herkes ayakta, Mum gibi. "- Asker kimdir, Hati?" Hati’de kem-küm. "- İstanbullu-Parlak. Hati’ye dört Tokat at!" "- Atamam Komutanım, merhamet." "- Vaaay, Emre Başkaldırı. Hıyanet ! Hati Oğlum. Göm bakalım Vatan Hayinine, nihayet." Daha bitmeden Emri Çavuşun Ağzında, Hati Havada uçar, şaklatır İstanbullu’ya; "- Şaaak-şaaak!" Tokatı. "- Cıma vurman, Kurban? Eziki na vurman. Yeriz hevli dayağı." İki Dost, dört Göz ağlar İkinci Alay’ın iç Avlusunda. |