ANIMSADIKÇA...
_bütün acısını ve kerametini
döke saça yolları kaplayan hatıra... sokak arası bir avuç yıldızlı gökyüzü anısı kalmış ihtiyar-çocuk gözlerimde._ benim büyüdüğüm sokaklarda asfalt yoktu. elinde cam bir kutu , içindeki elma ve horoz şekerlerini satmaya çalışan yaşlı bir amca gelirdi bazen. yaşlı amca , sokağımın çamuruna üzgün ayak izlerini bırakıp giderdi. ben ve arkadaşlarım, merdivenlere oturup ağlardık. sonra anneler çocuklarını döverlerdi birbirlerinden gizleyerek... kahrolsundu büyük şehir, kahrolsundu işte İstanbul... tek başına oynanmış oyunlar bilirim. karanlıkla saklambaç oynayan yalnız çocuklar tanırım. kırık dökük bisikletlere yaslanmış , kimsesiz düşler yorgunu çocuklar, dolardık güne güneşin ardından... birbirimizi kovalayıp dururduk daracık sokaklarda... yorgunluklarımız meze olurdu uykularımıza. geceleri gölgeler dolardı semtimize, her köşe başında bekleşirlerdi. geceye dolunay dolardı. annem hep korkardı. bozulmuş bir gecenin sabahına nasıl çıkılırsa; öyle çıkardık sabaha. ezik bir gülüş konardı yüzümüze. duvarlarda yazılara uyanırdık, yazılarda , idama yatkın umutlanışlara... karanfilli zamanların sonlarına yetişmiştim; ama acelesi vardı birilerinin. çabuktular ve telaşlıydılar... gecikmiş sonbaharlar gibi. nemide-1998-kırıkkale |
tek başına oynanmış oyunlar bilirim.
karanlıkla saklambaç oynayan
yalnız çocuklar tanırım.
kırık dökük bisikletlere yaslanmış ,
kimsesiz düşler yorgunu çocuklar,
dolardık güne güneşin ardından...
birbirimizi kovalayıp dururduk daracık sokaklarda...
yorgunluklarımız meze olurdu uykularımıza.
TEBRİK EDERİM GÜZEL KALEMİNİZİ