29
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2161
Okunma
Tek bacaklı çarmıh
uzadıkça asılan duygu
İsa’nın mahçubiyetinde
deprem kirli aksağan
ve
sanılan görüntüdeki
okuyan yanılgın
kimlik belirsizliği taramaların
ya da
cıva ağırlığında
zor gösterme çaban
aşkı dudakta bırakmıştı
kaşık ayaklı dağarcığında
ama bilesin
sema güverteli duruşun
sandalıma oda olmuştu
sen kırarken
k/adın k/ulaklı pula yalanmıştım
dil baskılı k/asada
yuttuğum soluğun damarı yoktu
s/apansız muştanın
kar yüzündeki doğasına
ve
ney sesindeki kuzu bakışına hasrettim
uçuk kanatlı sevdam
yüzümdeki gök
çal rengini bana
aşık kayaklı yelinle
sen
kundak siyahı sahurlarda
sarıldıgın gecelere sinir iken
ben
ölümden zaman çalıyordum
sessiz çığlıklarla..
ati çıldırmıştı su sesi kir sürerken
kanıma dokunuyordu üstüme yürüyen evren
imge zenginliğinde yoksulluğum önüme sapıyordu
oysa sen
inci kusuyordun kabuğunda
firari susuşlarında saklarken öfkeni
sonra
hasta oluyordun hayata
kaşık kayaklı kaderinde
k/imlerin yükü vurulmuştu
d/ar zamanın
geniş elli sonsuz ağrılarına
yutkunmak elbiseli nefesle giyinmişti
terleyen güneşte
boynuma
ölüm sıcaklığına yatmış düşünce
uyku irkilmesindeki masum tavırla bekliyordu
sinsice
çektiklerim irileşiyordu
ömür ölçüsündeki feryatlar
adımlara ağırlık verdikçe
çöküyordum
aşık ayaklı elinde
üşüyen deniz sığındığı gölgesinde
yatak oluyordu
oysa taradığım sevdan
gök(z) uzaklığından sesleniyordu
bırakma...
Tanrı uzunluğundaki sevgin
göğüs kafesimi zorluyordu
aşık ayaklı maralım...
Esenler 08/06/2009
5.0
100% (16)