YALAN…Elimdeki aşkımın gülü yalan, Üstümdeki saçının teli yalan… Gözümde, aşkımın seli yalan; Gözler, dudaklar, eller yalan… Yanağımdan öpücük alışın yalan, Aşkınla omzuma yatışın yalan, Gözünden, içime akışın yalan; Aşklar, sözler, şarkılar yalan… Elele tutuşup gezdiğimizi, Anlatabildik mi sevdiğimizi? İçinde yüzdüğümüz hayat denizi; Sarılıp birbirimize; kurtulduğumuz yalan… Yok artık adınla şiir dilimde, Kalmadı artık elin elimde, Sesinle yaralanan deli kalbimde; Acım, sancım, feryadım, yalan… Bu aşkı bekleyen asır yalan, Diz üstü çökmüş esir yalan, Gönlümüzde ”medcezir” yalan; Aşk yalan, saz yalan, söz yalan… Her köşe başında gördüğüm sen, Kaderime santim santim ördüğüm sen, İçimdeki acıyı kahırı bir bilsen; “aşkım”, “balım”, “seviyorum” yalan… Elimdeki yaram iyileşti gitti, Solumdaki hazan geçişti gitti, Kadere bir serzenişti bitti; Kahırım, acım, isyanım yalan… Bembeyazdı güneşinin rengi, Cennettendi teninin rengi, İster hasret dersin; istersen yergi; “kırmızım”, “mavim”, “yeşilim” yalan… Mahpustum gönlünün ücralarına, Saklıydım aşkının mecralarına, Bakmadın gönlümün ricalarına; Volta’lar, parmaklık, tespih yalan… Yıldızlara sorardık aşkımızı, Fallardan seçerdik şarkımızı, Aradık, bulamadık farkımızı; Yengeçler, kovalar balıklar yalan… Nice gece uykuya haramdım, Nice gece kâbuslara uyandım, Belki “kader”dim, âleme ayandım; Geceler, kâbuslar, acılar yalan… “hayal gördüm” dedirttin, anladım seni, Kâbuslara mahkûm ettirdin beni, Sonunda kalbimden vurdum kendimi; Mecnun’lar, Ferhat’lar, kerem’ler yalan… Böyle bir aşka mı “sonsuzluk” dedim? Nasıl da ölüme “sensizlik” dedim… Ne ömrüm kaldı; ne ağız tadım; Ben’sizlik, sensiz’lik, sonsuz’luk yalan… Nice nâmeler, sıfatlar senindi, Canım, aşkımın tek bedeliydi, Beni anlayan, berduştu, deliydi; “inci’m”, “gonca’m”, “cennet’im” yalan… Daha nasıl yalvarayım? bittim! Pılımı, pırtımı toplayıp gittim, Kendimi siyaha mahkum ettim; “günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim” yalan… Böyle unutmak var mıydı aşkta? Gönlünü avutmak, nasıl başka? Gözüme lânet etseydim keşke; Rüya, hayal, serap yalan… Kanasın gözlerim ağladığında, Şimşekler gürlesin, çağladığında… Tutulsun dilim seni andığında; “aşkım”, “gamzelim”, “sevgilim” yalan… Gördüğüm her yüzü sana benzettim, Adını şiirle, sazla bezettim, Aklımı ”sen, sen, sen”le tozuttum; Umut, kanıt, beyit yalan… Azrail’le pazarlığa oturdum her an, Hep seslenirdi, “şimdi senin sıran” “sar beni” dedim, bırakma bir an; Diri’m, ölüm, kalım yalan… “Cennet’ten gelen” saymıştım seni, “Yeniden doğan” saydım kendimi, Senin bu ettiğin ‘hak’ değil mi? Doğuşum, cennetim, cehennem yalan… Asıl aşkın işkencesi yalan, İsyanımın en temel gerekçesi yalan, Böyle bir aşk görülmüş mü ki? Sevenin sevdiğine ölmediği yalan… 28,02,2009 |
İsyanımın en temel gerekçesi yalan,
Böyle bir aşk görülmüş mü ki?
Sevenin sevdiğine ölmediği yalan…
tebrik ederim...
çok güzel dizelerdi...saygılar...
selamlar...