Çölde Vuslat (Nazire)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın NOT: Sayın Ekrem Yalbuz Hocam’ın "Çölde Vuslat" isimli "cinaslı" şiirine yapmış olduğum (Nazire(!)) adındaki 5 beyitlik şiire istinaden gelişen ve Ekrem Yalbuz Hocam ile bilgi alışverişi neticesinde ortaya çıkan bir çalışmadır.
-----0----- Sayın Yıldırım, Canım Kardeşim. Kâinatın en değerli cevheri toprağın altında saklı kalsa, kimse onu bilmese, işlemese, kullanamasa o cevherin bir değeri olur mu? Bunun yanında yarım kilo bakırı bulup çıkarsak, işlesek, insanların hizmetine sunsak her halde bir faydası olur. Siz, bu fakirin yazdıklarını ciddiye almışsınız. Ona bir nazire yazmışsınız. Değerli sayfanızda yayımlamışsınız. Bendeniz bundan ancak onur duyarım. Şimdi gelelim asıl konuya, şiirinize ve nazire konusuna: 1- Nazire; asıl şiire ya muvafık (ona uygun), ya da muhalif (onun söylediğinin zıddını söyleyerek) yazılır. Sizin şiiriniz asıl şiire muvafık olmuş. 2- Asıl şiirde söylenen uyaklar, nazirede aynen söylenemez. Ayak varsa nazirede de kullanılabilir. (Sizin nazirenizin en güzel yanı bu. Asıl şiirde kullanılan cinaslı sözlerin hiç biri burada kullanılmamış. Hatta o sayfada arkadaşlarımın katılmak için yazdıkları 11 beyitte geçen sözler de kullanılmamış.) 3- Nazireyi yazan ve yayımlayan kişinin, asıl şiiri de yayımlaması gerekir. Okuyucu rahatça kıyaslama yapabilsin. Nazirenin ne kadar başarılı olduğunu görebilsin diye. (Öyle anlıyorum ki izinsiz yayımlamama nezaketiniz, duyarlılığınız buna engel oldu. Bu konularda izin falan gerekmez. Yeter ki hakkını verin, eserin altına sahibinin ismini yazın.) 4- Kurallı bir nazirede; asıl şiir kaç kıta, kaç beyit ise nazirenin de o kadar olması gerekir. “Çölde Vuslat” 7 beyit. Nazire, 5 beyit. Demek ki 2 beyit daha yazmanız gerekecek. 5- Burası daha başka bir incelik: Bizim şiirde cinaslı sözlerin eklerini atarsak (al, çal, sol, yol, kal, dal, kul) kelimelerini kullanıldığını görürüz. Hepsi birbiriyle uyaklı.. Hâlbuki siz, (bel, der, sür, ser, yer) kelimelerini kullanmışsınız. Burada “bel” diğerleri ile uyaklı değil. Burada da 1. kıtayı da yeniden gözden geçirmeniz gerekecek. 6- Başlık. Nazirelerde genellikle asıl şiirin başlığı kullanılır. Yanına parantez içinde (Nazire) yazılır. Siz sadece “Nazire” demişsiniz. Neyin naziresi, kimin naziresi olduğu anlaşılmıyor. Okuyucu bu başlığı muğlak bulur, ilgilenmez. Şiirinizin başlığı “Çölde Vuslat (Nazire)” şeklinde olursa daha kurallı olur. İntihal de olmaz. 7- Atışmalarda olduğu gibi nazirelerde de nazireyi yazan kişi, hangi şiire nazire yazdıysa o şiiri de yazarı ile birlikte yayımlamak suretiyle (Zaten ikisi birlikte olursa bir anlam ifade eder. Tek başına nazire hiçbir şey ifade etmez) naziresini istediği yerde yayımlayabilir. Kitap bastıracaksa kitabına alabilir. NETİCE: Çok memnun oldum. Çok teşekkür ediyorum. Zor sayılabilecek bir tarzı ustalıkla işlemişsiniz. Tebrik ediyor, saygılar sunuyorum. *Âşık Cinasî (Ekrem Yalbuz) -----0----- Sayın Hocam, Değerli Hocam, Ummanlar Kadar Derin Hocam. Beni ağlatmak zorunda değildiniz. Allah şahidimdir ki şu anda tir tir titriyorum. Ağlamam memnuniyetimden ve heyecanımdan kaynaklanmaktadır Hocam. Ben bu korkuyu şiire ’Nazire’ ismini koyarken yaşamıştım Hocam. Korktuğum başıma geldi Sayın Hocam. Eminim ki siz gerçekten bunları yaşadığımı anlayacak bilgi birikimine ve önseziye sahipsiniz. İşte o korkumdandır ki Nazire’nin sonuna (!) işaretini koyarak aslında bir Nazire olmadığını anlatmak istedim Hocam. İyi ki de ’Nazire’ demişim. Yoksa bu kadar bilgiyi nasıl öğrenecektim? İşte asıl şimdi dediğiniz üzere düzelteceğim bütün hatalarımı inşallah... Siz bana bu kadar zaman ayırıp, o değerli hazinenizden bu kadar mücevher verdiniz. Bu mücevherler bedavadan dağıtılır mı hiç Hocam? Beni bu kadar süre içinde ne çok eğittiniz, bana ne kadar çok şey öğrettiniz. Hocam Allah sizden razı olsun. Söylediklerinizi tek tek, özümseye özümseye, tekrar tekrar okuyacak ve gereğini yapacağım. İşte o zaman ’Nazire’deki (!) işaretini de kaldıracağım. Hocam şiirimin altına küçük bir not düşmüştüm. O notu saflığımın ve dürüstlüğümün işareti sayın lütfen. Verdiğiniz dersi iyi çalışacağımdan ve başaracağımdan emin olabilirsiniz. Allah size sağlıklı uzun ömürler versin Hocam. Tayyar Yıldırım -----0----- Hocam af buyurun, bir eksikliğimi daha ilave etmem lazım. Sizin şiiriniz (8+7) 15 heceli iken, benim dizeler (7+7) 14 heceli... Bunu da bilgilerinize sunmak ve ’Nazire şiirinde de 15 heceli olması gerekmez mi? ’ diye de bilgi edinmek istedim. Tekrar saygılarımı sunuyorum Tayyar Yıldırım -----0----- Evet. Doğrusu odur. Kusursuz bir nazire istiyorsak veznin de aynı olması gerekir. Onu ben de fark ettim. Ancak fazla yüklenmeyelim, yeni baştan eziyete sokmayalım diye yazmadım. Onu da yazarsak ortada şiir kalmayacak diye yazmaya çekindim. İşinizi ne kadar ciddiye aldığınızı da böylece maal-memnuniye görmüş olduk. Divan Edebiyatında nazire mahiyetinde yazılan ’tahmis’ ve ’taştir’ler öyledir. Failatün/ mefailün... her neyse aynı vezinle yazılır. 15 li yazarsanz, manevra alanınız daha genişler, daha rahat yazarsınız. Takdir sizindir. Selâm ve sevgilerle. *-Âşık Cinasî (Ekrem Yalbuz) -----0----- Buyurun Hocam. Ödevimi yapmaya gayret gösterdim. Haddimi aştıysam af ola… Takdir sizindir. Tayyar Yıldırım
Çölde Vuslat (Nazire)
Emeğin de haktır elbet, akıttığın terince. Ver emeğin hakkını da kazan sen de terince. Akşam olur sabah olur, sevdaları derince, Bülbül etmez mi intizar, güllerini derince? Başın göğe mi erecek, sanki beni sürünce? Yürek sızın durulurdu, aşk merhemi sürünce Seher vakti eyvanlarda, rüzgâr eser serince Ne kin kalır ne de haset, aşkı kalbe serince Ne denirse dinle bence, öğüt veren pir’ince, Olmazsın bak eldekinden, gider iken pirince. Boğmak ister kurt koyunu, yakalayıp yorunca, Koyundan da farkın olmaz, hayrı şerre yorunca. Yalbuz Hocam güzel demiş, her söz yerli yerince Söyler misin kazancın ne güzelliği yerince? (.ter: büyük heybe) (2009 Konya) Tayyar YILDIRIM -----0----- **Çölde Vuslat (Cinaslı Beyitlerle) Gök kızarmış yankısından tıpkı yârin alınca Hangi yıldız aşka düşmez, bir esinti alınca. Hele bir de sabah günü mah cemale çalınca Günah mıdır gül simadan bir tek bakış çalınca. Öyle bak ki yüreğince, can kafesin sol’unca Renk olsun o gözlerine, bütün renkler solunca. Engine akmazsa sevda, nice gider yolunca Hangi âşık iflâh olur, yâr zülfünü yolunca. Bu ruh sığar mı bedene süngü kından kalınca Yıldızlar da mehtab arar, ay güneşsiz kalınca Donar gözünde bedenim gönlüm gider dalınca Kendine gelmezmiş uşşâk, çölde aşka dalınca. Yüce Mevlâm, yol yaratmış sanki her bir kulunca Yollar yürür, insan yürür; dertler biner kulunca. Ekrem Yalbuz |
Kendine gelmezmiş uşşâk, çölde aşka dalınca.
Yüce Mevlâm, yol yaratmış sanki her bir kulunca
Yollar yürür, insan yürür; dertler biner kulunca.
Hocam bu kadar derinliği ve vuslatı olan güzel şiir okumadım.elinize sağlık kaleminiz daim olsun.selam ve saygılarımla...