Hoşçakal...
Hoşçakal bilipte yaşamadıklarım,
Hoşçakal kör kuyuya atılmış ruhuma sevdalılar Yalnızlığımdır, doğan güneşe selam veren tütün kokulu sabahlarda Hasret yankılanır, denizlerin kucakladığı kıyılarda Hoşçakal dudaklarımda varlığını tüketmiş tebessümler Hoşçakal rengine doyamadığım güller İnleyen kıvrımlarda gezmekte özlem dolu türküler Sisli yamaçların karanlığında boğulmuş yürekler Hoşçakal soğuk rüzgarlara fon olmuş ömrüm Hoşçakal kelebek yaşamı kadar mutluluğum Devran olup yıldızlar dökülse, iki parlayan yan yana düşmez Alın yazgısı, beklesende artık martılar gelmez Yağmur damlalarının serinliği vardır, her biri kayarken tenimde Çığlara yenik düşmüş gönül yaylalarımda yeşeremeyen tohumlar ağlamakta Islanmış bedenin bile isyan edip seni terkeder Puslu zamanın gözyaşları yanaklarımdan süzülüp ömrü deler Devretmekte gün bestelerin hüznünü, nafakasını yitirmiş seni dilendiğim gecelere Mutsuz kervanların gıcırtısı hüzzam olur akar hücrelere Hoşçakalın, ömrün sonbaharında yüreğini kuşatan bahar rüzgarları Uyuşur beynin, kalkamazsın güçsüz kılar ayakları Sessiz ve içten bir sevdaydı köhne odaların pencerelerine perde olan Gölge oyunlarında görünür hayali, damarlarında dolanan Bir ömrü saniye saniye sayar, rüyalara dalarım Hoşça kal bilipte kahrolası yaşayamadıklarım… 2009 |
Bu güzel eseri ve şairini kutluyorum… Selam ve dua ile