Sahi biLirMi serçELer göĞÜN rEngİNİ...Huzursuz diken üstünde Oturmuştu yüreğimiz Bazen ; Unuturduk cevaplarını Veremeyeceğimiz Kendi sorgularımızın… Acılarla öğütülen her çığlığın, Mavi kanatlı martıların Kahkahalarına karıştığı Günlere aldırmadan. Sabrımızdı belkide sınanan. Birbirini bulmayan Gözlerin sancıları Kıvranır, Sığınırdı koynuna Karanlığın … Ayakta beklemekten Yorgun kapıları Kapatıp Sıvasız duvarlara dönüp yüzünü Sızlar ,taş üstüne taş koymaktan Bilinmez her adımda Düşecektir oda bir bir… Serçeleri hapsedip Ceplerimize, Hüzün kuyularına Atıp beklemeleri, Çaputlar bağlayacağız Mayıs’ın pembe dallarına… Rengi sararıp Yıldızların feri solacak Belkide ; O kadarla kalacak… Yanında olupda Dünya kadar uzağına fırlatılmak Yürek istiyor… O an isyanlarım serseri, Delik deşik,her ne varsa önümde. Başıboş namludan kurtuluş gibi… Unutuluşa ayırtıp biletini Dönenceye prangalayıp ayaklarımızı Sayacakmıyız şimdi Dökülen her yaprağı Kirıstal göz yaşı niyetine… Ne gece deva nede avuntudur . Açılan ,her daim kanayan yaraya… Turnaların uçacağı irem göğünde Bekleyeceğim Sen ne dersen de Hasret susacak, Hüzünde ... Sıvayacağız yıpranmış Gönüllerimizi Sıcak ellerinle… Salı vereceğiz Ceplerimizdeki minik serçeleri….. mayısikibindokuz delikızım |
yerin rengini bilmediğimiz yanlızlığımızda,,
isyankar uçuşlardır bunlar,, kendinden emin..
bugün kuşlara uçmayı değil sevişmeyi öğreteceğim ellerimi kirletmeden..
başlıbaşına şiirdi..