SENİ BIRAKTIĞIM İSTANBULBen umudu, seni bıraktığım İstanbul’da buldum. Nedensizce sevilebilmenin içinde. Islak bir yolda, yapayalnız yürürken önüme çıktı birden. Üstelik, yanımda sen olduğun halde. Sıcacık ellerini esirgemeden,yüzümü okşarken, Ve sadece, geçmişimi silmeye çalışan, yeni bir gelecek oldu önüme. Senin şarkılarında değil, benim şarkılarımda ağlayan, Senin gözlerinden değil, benim gözlerimle konuşan, Senin gölgelerinde değil, benim gölgemle dans eden bir melek. Hem de, geçmişimi silmeye çalışan, yeni bir gelecek oldu önümde. Ben umudu, seni bıraktığım İstanbul’da buldum. O giderse, ben varım diyebilmenin içinde. Tüm şarkılarının melodisin de, ve sen varken önüme çıkıverdi üstelik. Hem de yalnızlıktan korktuğum günlerde. Sevişen yanıma yaren, Yorgun yanıma çocuk, Hırçın yanıma şımarık, Anlığıma kelime değil, can verdi. Ben umudu, seni bıraktığım İstanbul’da buldum. Kalabalık yalnızlıklarda, özlemenin içinde. Mütemadiyen burnumun sızladığı, hasretlik yüzünü görememenin benden aldığı, tüm sözlerimin, düşlerimden uçtuğu günlerde. Eski radyolarda çalan, hüzzam şarkıları, Şiirlerinde devrilen cümleleri ve küf kokulu kalemimle, belki de hiç var olmadığım hayatında, suretime esir olmuşken buldum. Seni bıraktığım İstanbul, Adam’a mıhlanmış bir tuzak. |
saygılarımla