Alaturka Aşk'tı içtiren aslında
Aylardan bilinmezlik.. gün mayıs... yıl sıcak.
Ağır aksak güneş ve ışık oyunları sergileniyor hayatımda. Ve, kahpe gece yine önümde, çekilmiyor.. Kahvemin kokusunu esirgiyor senden. Anlamsız bir alaca karanlık, silmiş gözlerinin ışığını. Sen ömrümden giderken, Ömrüm de yanında. Jokersiz, bir deste oyun kağıdından ibaretti senin için hayatım.. İçinde valeleri, papazları, kırmızı kare ası, İstediğin ne varsa çektiğin, bir, bir hayatımdan, Kopardığın ve masaya çarptığın, ve bitmesini istediğin bir oyundu aslında. Çok istedin, yenildim işte zamanın sinsi gülüşüne. Oysa, tanışmanı istemiştim benim sevgimle, Mavi gülüşler mi bırakmalıydım göllere. Bir martıya özgürlük mü vermeliydim, yoksa, Uçsa mıydı kızıllıklara.... Deniz suskun, buruk bakışları. gece yarıları.. ve bütün sabaha karşıları.. Sen niye sustun.. dilindeki hüzünlü kelimelerin başlangıcındayken. Karakalem ihanetimi yoksa, Ne nameler dökülürdü gözlerinden, asırlardır.. Oysa bir bıçak vardı sanki sözlerinde, Nefes almak yetmiş miydi kaçışlarına. Sen, sen, olabilmiş miydin.. bendeki zamanda. Yakınmam kimselerden değil, kendi kalbimden gelen. Sil artık, renklerinin, yalnızlığını. Burası dünyanın bittiği yer. Ölüm, oyun; aşk ise sahne. Yitik geçmiş bir zamanda, Alaturka aşktı içtiren aslında. Bilir misin; daima hıçkırıklı bir şeyler karışır aşk şiirlerinin sonuna. hep melankoli, hep geceler, aynalar, çiçekler.. Sevecenliklerin karşılıksız kalışı.. Yanılsama... Yeniden başlamalı belki bir gün, ölgün bir yürekle aşk şiirine. Özel güncelerine, Sonsuz yitirme yılgına, Ve hatta, siyah beyaz hatıralarına. İşte ben buyum Yalnızlıklarından iğrenen.. sonra onlara geri koşan bir kaçak. Belki, Bu satırlarda yaşadığını sananlar, bir gün gelecek, beni alkışlayacak... |
Başarılarınızın devamını diliyorum.