Bu An senin hayatın..
Bir cevaba ihtiyacı olmayan soruları sormadan yaşamak istiyorum.
Gitmelerinle renklerin solduğu bir dünyada değil. Yorgun ve solgun bir fotoğrafın eski bir aşk hikâyesini anlatmasını istemiyorum Kırık dökük bir hayatın, aynalara yansımasını kanıtsamak istemiyorum. Hayat oyununda, büyük adamın küçük aşkı rolünü tüm senaryolardan silmek istiyorum Çünkü ben, bu oyunu oynamaktansa kendi taklidini oynayan bir çocuk olmayı tercih ediyorum. Yani.. ben daha önce hiç bu kadar yenilmemiştim sahnede. Şairin dediği gibi “bedel ödemeyi göze alanlar, yelkenleri atlastan gemilerle, arkalarında külden köprüler bırakarak meçhul geleceğe dümen kırarlar” Gök kubbe altındaki bütün krallıklarda hiç yaşanmadı mı sanki aşk.. Daha önce yapılmadı’mı mutsuzluğun resmi. Bilinmeyen bir gelecek uğruna kimse bu gününden vaz geçmedi mi? Bir maskeyle yaşamanın katlanılmaz ağırlığını taşıma yüreğinde. Aşkına inan ve yaşa, onun müziklerini dinle, Dilinde onun şiirleri, aklında onun bedeni olsun Olsun ki… Bir yalanın, o soğuk tebessümü yüzüne yerleşmesin. Hem.. Yakışmaz yıldızlara ferini söndürmek Rüzgarı sırtlamak lazım bazen,, yelkenler fora. İki kişilik iç savaşı bitirmek, Bu güne yenilmeden, dünde yaşamaktansa yarını özlemek lazım. İşte bu an senin hayatın. Ruhuna gömülü o çocuğu çıkar, çıkar ki aşkı tatsın. Dörtnala atılmak isteyen o tay gibi, Hayatını es geçme. 17/11/2008 |