EYLÜLGeldi mi şiire böyle girer eylül Güneş solgun resimler çizerek gizlenir parkların tenhalığına Bir güz ağacından acılı Son yaprak da yere düşer Kuşlar pencerelere İnsanlar evlere alışır Titreyen söğüt ağaçlarında İnce yağmur haberleri Sokaklarda akşamın kederi Yalnızlığa ve yalınlığa alışarak Suları akmayan çeşmelere konar Artık yaşanacak ne var İçimizin derin denizleri kadar mahzun Bir gülün açılıp solmalarına hayret edemeden Sular sararır ve yüzümüzde Acılı zamanlara özgü Buruk bir kedere dönüşür ırmaklar Şimdi serindir serviler ve göçmen kuşları Umdum ve bekledim diyerek Çekilirler gövdelerinin derin mağaralarına Peşinden koştuğumuz güneşin gölgeleri Bir tebessüm olsun sunamadan alnımıza Sayfalarında bilgelik dersleri Uzun yağmurlara dönüşüp Bu şehri ve bizi terk edip gider Sakıncalı bir türküydü Baharın dudağındaki ses koku ve renk Gönlümüzde geç kalmanın telaşı Bir masalı vardı kaderin İşte şimdi anladım dağların sabrını Peşimizde ince uzun yağmurlar Dudağında melâl türküleri Mustafa ÖZÇELİK |
İşte şimdi anladım dağların sabrını
Peşimizde ince uzun yağmurlar
Dudağında melâl türküleri...
Kutlarım,Güzel dizelerdi...Saygılarımla...