ÜŞÜMEüşüyorum mart günlerinin yalnızlığında deniz durgun ve solgun bir gökyüzü bana bir şey anlatmıyor bu yorgun günler tükenen kış mevsiminin ayazlarında sokaklar daha boş bu saatlerde daha soğuk ben daha yalnızım gecelerim ürkek hangi caddenin bilmem hangi sokağında oturuyorum yıldızlar yorganım benim mart gecelerinde ne güzel üşüyorum , sesimi duymuyorsun en güzel türkülerimi mırıldandım sabaha kadar geceler içimde zaten uykusuz gözlerimde sen çiçeklerimi suladım erkenden bugün güneşli çiçeklerimi ne kadar seviyorum bir bilsen akasya ağaçlarından bir hoş geldin geliyor erik ağaçlarını bile geçtiler bu yıl bir ben üşüyorum yalnızlığımda bilemez kimse üşüyorum , parmaklarım tutuşuyor gökyüzüne uzanan annem de yok arkamda, bil istiyorum ben zaten isyankarım ,firar ettim yaşamdan bir sorgu odasında saatten saniyeler damlıyor sular daha derin damlıyor tepeme bir bir hep aynı hızla ve aynı aralıklarla okşuyor diğerleri bir yana bu işkence daha hoş falakayı bu akşam kim tercih edebilir üşüyorum,bu akşam her akşamdan daha çok sürülmüş topraklardan yükselirken bir nefes sabah sabah koşardım o köy o taş o tepe dağlara doğru özgür kuşlar gibi olmak vardı bilirsin uyanıyorum daktiloya çekilmiş sözde ifadelerim uzatılır önüme ,okuma hadi imzala artık ve kocaman bir yumruk ama hiç acıtmayan kimi çiçeklerin solduğu bir nisan gecesinde nisan, aylardan en güzeli en çiçeklisi aşkların hep açacaktır bu saatlerde dereceler ne bilir ırmaklardan kar suları akıyor ilkbaharlarıma beyaz gelinliklerini giymiş köpük köpük sular ağaç köklerine tutunamayan toprakları sorgular her dem taze, sorgularda solsa da kimi renkleri ne bilir zavallı görevlileri nemli odaların ve kim susturabilir karanfilleri, menekşeleri |