Aşkın Tarifi
Senden önce eşsizdim, tektim, öyle sanırdım
Sen öğrettin bana İki kişiyim ben aslında Biri kaykıla kaykıla gezen Diğeri aşka susamış yana yana Senden önce ben aşka inanmazdım Söylemezdim hiç aşkın adını Burun kıvırır geçerdim hep Ne Kerem’i tanırdım ne de Aslı’yı Tozlu kitapların tozlu raflarında derdim Görmüşler bir zamanlar rüyasını aşkın Kerem de Aslı da nasıl yanar diyordum Şimdi ise buruk, bir o kadar şaşkınım Kelimeler uçuşurken anlamsız Bir şeyler öğrendim sanki Dünyaya gelmeden biz Aşkımız zaten var ki Böyle sarsılışı ben ömrümce görmedim Çok irkildim ama hiçbir zaman Böyle irkilmedim Şimdi artık eminim aşk var diyorum Ve nihayet haykırıyorum Duyduğum bütün hikâyeler gerçekmiş meğer Şimdi onları okuyorum yeniden Çılgınca dinliyorum şarkıları, duyuyorum sesleri Çıkarıyorum aşkı, sihirli bir kelimeden Aşkın gerçek olanını biliyorum artık Kendimi de senin gibi seviyorum artık Aşka düştü diyenler gerçeği söylemezler Aşk, Ağrı’nın zirvesi Zirveye çıkılınca inilmez artık Önce bir iken sonra iki olmalısın İkiyi toplayınca yeniden oluyor bir Farkına varmadan söyledim işte Bu aşkın tarifidir. Aşık olan bilir elbet Aşkın bedeni yok, sadece ruhu var Ateş aşkı yakamaz Ruhu ancak aşk yakar Akıl, aşkı çözemez Aklın sadece mantığı var Hayatta başka bir güzel olamaz Ruhların buluşması kadar Aşık olan dert çeker Derdinden etmez şikayet İnsanı dert yaşatır Hayat aşktan ibaret Aşık olan ölmek ister Ölüm ona düğün olur Tanrı buyruk buyurur ki Aşıklara ölüm yoktur |