NAAT-I PEYGAMBERÎBismillah diyerek girelim söze, Vasfını anlatmak zor, Resulallah. Yaradan kolaylık getirsin öze, Aşkındır içimde nâr, Resulallah. Doğuşundan önce belirdi izler, Çözüldü göklerde sır, Resulallah. Sedef-i Âmine bir inci gizler, Alnında şavkıyan nur, Resulallah. Teşrifine hazır Hacer-ül Esvet, Kâbe’nin her yanı kir, resulallah. Meydanlar,mekânlar serâpâ kasvet, Vicdanlar sevgiye kör, Resulallah. XXX Beşeriyet şirkin menhus ağında, Küfrün en karanlık zulüm çağında, Risâlet nurunun doğma vaktidir. Mekke sokakları emsiz, amansız, Geçmiyordu bir gün savaşsız, kansız, Nifak yılanını boğma vaktidir. Kâbe niyazdadır, günleri sayar, Putlardan muzdarip, putlardan bîzar, Mâverâ’dan rahmet yağma vaktidir. Hırâ’nın hasreti bitmek üzere, Cehaletin hükmü gitmek üzere, Saâdet çağının ağma vaktidir. Hakk katından emir tüm meleklere, Muştular yayılsın göklere, yere, Melek ût’un arza sığma vaktidir. XXX Musâ’nın, İsâ’nın haber verdiği, “Ahir Zaman Peygamberi” dediği. Tevhit sarayının Fahri Medârı, Hallâk-ı âlemin ezeli yârı. Tefekkür ufkunun şems-i tâbânı, Cennet ikliminin has gülistânı. Kutlu bir gecede geldi cihâna, Melekler muştular saldı her yana. Arş kapısı aralandı o gece, Tecelliler sıralandı o gece. Yıldızlar yaklaştı iyice yere, Felekler mestâne, cezbe üzere. Saray-ı Kisrâ’da çöktü sütûnlar, Ateş gede Mâbedinde söndü nâr. Sava Gölü içip, yuttu suyunu, Tarihler açıkça yazdılar bunu. Kalem âciz, söz yetersiz Ey Nebi, Var edenin ezel – ebet Habibi. Gelişinle dindi ahlar, eninler, Kavuştu huzura insanlar, cinler. Bir bulut üstüne gölge ederdi, Nereye gidersen o da giderdi. Yolunu beklerdi Rahip Bahîrâ, Aşkınla yanardı gizlice Hıra. Ukaz’da binlerce hazır şahide, Senden haber verdi Kuss Bin Saide. Ey tebliğ-i Kur’an, Mürşidi Îman, İns-i Cinn’e Nebi, Hâlik’a burhan. Sebebi kâinat sahib-ül mîraç, Ezeli ebede bağlayan siraç. Sebepler mülkünün cennet şafağı, Seninle başladı saâdet çağı. Bir örümcek mağaraya ağ gerdi. Taşlar avucunda zikir ederdi. Ağacı çağırsan, koşar gelirdi. Kurt, kuş bile seni tanır, bilirdi. Ay’ı parmağınla ikiye yardın, Allah’ın lûtfuyla mîraç’a vardın. Mânevi binitin ol Burak idi, Sidret-ül Münteha son durak idi. Beşer hayâlinin varamadığı, Aklın, düşüncenin eremediği. Muradı İlâhi tecelli-i Hakk, Acayibi hâller gösterdi mutlak. Oldu Sana cennet, cehennem ayan, Ettin ümmetine hepsini beyan. İdrake sığmayan Âlem-i Lâhut, Bahşedildi Rabb’dan Makam-ı Mahmûd. Getirdin beş vakit namaz hediye Müminler mîra’ca ersinler diye. Gelmedi benzerin, gelmez bir daha, Ümmetinden olduk şükür Allah’a. Kalem âciz, söz yetersiz Ey Nebi, Var edenin ezel – ebet Habibi. İbrahim SAĞIR |
Turgut Yıldızan tarafından 6/29/2009 10:04:18 AM zamanında düzenlenmiştir.