GÜL- NAAT-
...................................................... Gül için yanar bülbül, gül-zârda gül-i zâra
.......................................................Gönlüne sürûr dolar, verilse bimâra gül. .................... GÜL......................... Her daim davet etti, İslâmı; ağyâra gül, Zâtının sayesinde nur geldi akfâra gül. Kaybolmuş değerleri yeşertti gönüllerde Kurumuş bahçeleri çevirdi gül – zâre gül. İnsanca yaşamanın yoktur başka bir yolu, Her iki cihanda da kurtuluşa, çare gül. En azılı müşrikler, saldırırken her yandan İman edenler ile set oldu küffâre gül. Mucize isteyene Rahmân’ın lütfu ile Ay ikiye ayrıldı, nur verdi ahtere gül. Nasipsiz ehl-i küfür,fitneler çıkardıkça, İmânın zırhı ile dur dedi eşrâra gül. Katlandı kendisine yapılan cefalara Davet etti beşeri, gerçeğe ve nura gül. Güneş ile ay bile sönük kalır yanında, Ziyâ saçan cemâli benzerdi ruhsâra gül. Hakkın gelişi ile olmuştu batıl zâil, İnsanlık tarihinde nimetti beşere gül. Mübârek terlerinin, kokusu miskten güzel, Kokusunu vermişti Ahmed-i Muhtar’a gül. Uyardı ümmetini “ üstünlük takvâdadır” ‘Ebedi azatsınız’ buyurdu ;üserâ, gül. Bütün zamanlar için, artık hüküm Kur’anın ‘ihtiyaç yok’ buyurdu; İncil ve Zebûr’a gül. Çaresiz yavruları, diri diri gömdüren Zihniyeti yok etti erdirdi huzûra gül. Karanlıklar içinde kaybolup gidecekken, Yönlendirdi bizleri nurlu bir diyara gül. İlahi bir emirle islâmın sancağını En muhkem kalelerde dikiverdi sura gül. Yol gösteren oldular dostlarına her zaman Muhacirle beraber ve dahi Ensâr’a gül. Karanlık dört bir yandan kaplamıştı her yanı Mahzûn ve masûmlara olmuş idi çare gül. Dünya geçici mekân, kaybetsek ne çıkar ki ? Ulaştırır bizleri, ahrette zafere gül. Kur’ânın bülbülleri şakıdılar her yerde, Bülbüller hatırına gül dedi bahara gül. Sihir yaptı diyene, en manâlı cevabı İlâhî tebliğ ile vermişti sehhâra gül. Kimsenin bilmediği, bilgilerle mücehhez İlim-i ledün sahibi, mâliktir esrâra gül. Gül için yanar bülbül, gül-zârda gül-i zâra Gönlüne sürûr dolar, verilse bimâra gül. Gece gündüz demeden,ve dahi usanmadan Yapmıştı tebliğini ebkâr-ı efkâra gül. Tamamladı nurunu nihayet buldu zulüm Artık hüküm İslâm’ın, dur dedi dühûra gül. Hak’kı kabul yolunda, mütereddid olanın, Korudu,uğratmadı,ruhunu dumura gül. Görevi: Tebliğ etmek. Hidâyet Mevladandır, Kalpleri mühürlüyse neylesin bîare gül. Bütün söz ustaları acz içinde kaldılar, Gösterdi belâgatı, şair ve nâsire gül. Kendisinden daha çok, düşündü başkasını Ömrünü adamıştı, ihsan ve hayıra gül. Resûllerin resûlü, her bakımdan üstünü, Öyle olduğu halde, düşmedi gurûra gül. Ümmetim diye doğdu, ümmetiyle yaşadı Ümmetim diye vardı, ilahi huzûra gül. Dönüş vakti gelince, çok üzgündü ashabı Davet etti onları, sükûn ve sabıra gül. Azap vadeden değil rahmet için gelmişti, Her zaman hamî oldu, muhtâç ve nâçâra gül. Getirdiği hükümler, aydınlattı her yeri Işık tutar, nur saçar, yıllarca edvara gül. |
Azap vadeden değil rahmet için gelmişti,
Her zaman hamî oldu, muhtâç ve nâçâra gül.
Getirdiği hükümler, aydınlattı her yeri
Işık tutar, nur saçar, yıllarca edvara gül.
***************************************************
Gül yürekli şairimiz Gül saçmış Gül gönlünden
On dört asır ötesinden başlamış imara GÜL...
KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
TAT ALDIM HAZ ALDIM MEST OLDUM
FUZULİYİ HATIRLADIM YAZDIĞIM NAZİREYİ HATIRLADIM BİR DAHA BAKTIM
SAYGILAR SELAMLAR