İŞTE SEVMEKyağmurlu sabahlarda ıslanmak budur işte ağlamak, ağlatmaktır gün boyu çirkin sabahların aşkında çılgınca yaşamaktır bir ömür boyu dün ne isem bugün o olmak dalmak denizin derinliklerine balık gibi yaşamak karada vurgun yemişçesine İşte sevmek… dağların en sarpından atlamak ve sonra kuş gibi uçmak yere çakıldığında ölmemeye çalışmak işte, bunun adı yaşamak İşte sevmek… yaşamak oyun gibi oyunda kaybetmek var lâkin hazan mevsiminde yapraklarla ağlamak ta var sevmek “Yunuscasına” düşmek yollara yapayalnız sonrasında yıkılmak gözle değil, yürekle ağlamak var İşte sevmek… ağlamayı bilmeyen göze, verilemeyen söze, bir yudum su misali çorak toprağa düşercesine ağlamak var sonra gülmek delicesine İşte sevmek… hiç gül gördünüz mü? boynu bükük olmayan ve bir gün dalından koparılmayan ya da dalında solmayan ya bülbül ağlatırken mısraları ve onlarla beraber ağlarken gülün umurunda mı sanırsın bülbül yanarken İşte sevmek… Mısralar, ah mısralar zehir katar aşıma çorak ovada kalmış misali çırpınırken aklına gelmez mi aklına sevmek… vurulmuşum, düşmüşüm ayağına sevdasızlığın ağlamışım kaderime ve yalnızlığıma ve anlatamamışım İşte sevmek… şair duygusal olur ağlamayı pek bilmez yorgun düşlerle uyanır sabahları onun için kış gelmez baharları renksizdir ya da o öyle sanır suskunluğuna aldırma sen içinden kan gelir İşte sevmek… ve hazan mevsiminde şevke gelir ağlarken hazan hayatı onun o yaşamazken göçerken sevmek… zaman ne ki akıp gider su gibi sevda çöllerinde kar olmak ve üşümemek sonra yorgana sarılmak istemek bir kardelen gibi başını çıkarmak kardan... işte sevmek… çıkarınca kardelen başını çıplak ayaklar yanarken karda onu ezmek acımasızca çılgınca işte sevmek… İşte sevmek… İşte sevmek… |