67
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2131
Okunma

Üç yıl öncesini bilirim onun
Bir bobinaj atölyesinde
Çırak olarak başlamıştı işe.
Misafirlere çay getirir,
Dükkanı siler süpürürdü ilk günleri
Ustası;
Adam olmaz bu “dürzü” derdi
Biz Samed’le göz göze gelir
Konuşurduk gözlerimizle
Bizi kimsenin anlayamadığı bir dille…
Derin çukurlar içinde kaybolmuş
Kara gözlerinde şimşekler çakar
Alnında ki çocuk çizgileri devleşirdi.
En çok” dürzü” sözüne
İçlenirdi besbelli.
Kalfası dükkanın reisi
Bir emir komuta zinciri ki
Böylesi askeri mektepler de yoktu.
“Çay getir,lan..
Tut şunu.! “
Bazen ensesinde bir tokat
Biz yine ara sıra bakışır
Konuşurduk içimizden
Kimsenin anlamadığı o dille….
Artık on yedi yaşında Samed
Motor sarıyor,tamir ediyor
Torna çalıştırıyor
Hep üretiyor
Üstelik kalfası olmuş dükkanın şimdi
Üçte çırağı var
Dikkat ettim
O da ustası gibi konuşuyor çıraklarına
“ sallanma.!
Penseyi getir
Adam olmazsın sen dürzü”
Kırmış kabuğunu
Sağlam basmakta hayata Ayaklarını
Öğrenmiş
Küçük ölçekli tamircilerde
Kobiler de çarkların nasıl döndüğünü
Artık göz göze gelemiyoruz
Gelsek bile
Konuşamıyoruz şimdilerde
O kimselerin bilmediği aramızdaki dille...
Ne ben onu anlıyorum
Ne de o beni….
Kaç çocuk böyle kir pas içinde
Yaşamadan çocukluğunu
Bırakmış tamirhanelerde gençliğini.
Geçen gün bir meyhanede rastladım ona
Anlatacak oldum bir şeyler
“ onlar eskidendi ağabey
Sizin gençliğinizde kaldı “ dedi…
Oysa bütün kavgamız
Sizin içindi
Siz okuyun
Siz adam olun
Biraz daha iyi yaşayın diye
İnsanca
Büyük sevdalara tutulmuştuk biz
Sizin için dövüştük
Sizin için öldük diyecektim
Gitmişti Samed
Haklıydı çocuk
Bir daha konuşamadık gözlerimizle
O kimsenin bilmediği gönül dilimizle….