Requiemve avuçlarımızda külden yalnızlıklar dudaklarımızda algısız vedâlar inzivâda yatan öznemizse ıssız savunmasız omzumuza her an dokunacakmış gibi tetikte harfler arasına sıkışan yaşamımız kavrularak yazgıda taçlanan kederle koşaradım matemle susuyoruz eşikte susuyoruz hasretin işgüzarlığına (tebessümdeki bencilliği bile bile) sormuyoruz açıkça vefâsızlık edip üstelik kuşkulanıyoruz kendimizden sevgimizden ve yıkarak surlarını benlikteki uykulu sûretin düşlere kanıyoruz gereksiz (her bir sözü sesten eleyerek özden gizleyerek nihayetsiz) ./.. gün sessiz bir requiem gün dünden çalıntı bir düş yangını lirik bir yakarış karşı kıyıdan bakan günbatımı öldürüyor adını ve martı çığlığından akan ırmak ve gölgeden süzülen aydınlık (artık imkânsızdır yarınları solumak sorgulamak) eriyor deniz fenerinin canı an be an korkuyoruz sırrı soyulmuş aynanın vahşetinden ve hüzünle mayalanan bilincin bedeninden ki kâinatın tüm zaman kavramları yoruluyor karanlığın denizindeki kulaçlarda koşuyor isyankâr ıslığımıza susuzluğumuza ./.. bir bedbinlik doluşuyor şimdilerde alnımıza günahkâr suskularda devrânın kollarında eriyor an (uymuyor bugün hayallerdeki hesabımıza) düşüyoruz hızımızı alamadan varlığı ötelenemeyen tuzağımıza ’ve sonsuz sessiz yağmurlar yağıyor arza’ Eksildi Artık Söz // Sis Yayınları Nisan 2006 Feride Özmat |
ıssız
savunmasız ''....ne çoğu vardır yalnızlıklarımızda bir bilsen..ki biliyorsun..ve yazıyorsun..sevgilerimle abla..