MASA BAŞINDA YASTAYDIK
I.
Vursun şimdi Karacadağ, patlatsın kendini Bir daha yaksın gönlümün kılcalındaki köylülerimi Şimdi görsün hatırıma dokunan elleri iki gözüm Şimdi son bir defa daha ağlasın derin yüzüm II. Parçaladım bütün atlaslarımdaki haritaları Kalmadı halklardan eser Kalmadı belleğimde ki Ninova’lar, Babil’ler Kalmasında artık Kendine bir toprak parçası bulamayan milletler Bakın yine isyan türküleri söylüyor içimdeki ordular, Yok etmeye hazır bütün hüznümü III. Bütün tekil şahıslar hastanelere inat çoğaltıyor kendini Hastaydım, hastaydın, hastaydı ve hastaydılar Sonrasında hastalığı verdik neşterlere, Masa başında yastaydık. 18.01.2008 diyarbakır |
Yalnız isteklerin istemediklerin koşulların bir tarihin hesaba katılması gerekir deyip devam edelim.
Şiir gayb kişidir.Şiirin aklın değil daha çok bilinç altının tasavvufudur.Uyumluluk bilincin işidir vs..
Şiiri daha önce okuduğumda da şimdi de şunu düşündüm ,şiirdeki ironide boşlukları da işittiğimi varsayarsak şairin yere topuğuyla vurup dünyayı kendinden uzaklaştırmak isteyen hali Neden sorusunu akla getirdi ister istemez.Neden şair ! Ki bizden türküleri de seversin bilirim.
Bir şey yapılırken başka şey düşününüz der bir filozof ben de başka başka güzel şeyler düşündüm.
Beğenimi tebriğimi belirtmem lazım.
Sevgiler