Tüm renklerin olgunlaşmış kavuşmalarında
Yaslayıp başımı sevdanın kırılmış omzuna
Eski bir yaranın toprak mahzenine iniyorum
Mavi bir gülüşün kırışmış yüzünde yitiyorum.

Fısıltı ormanlarında yönünü ararken ben aşkın
Kendi göğümün çamurlarına batıp çıkıyorum
Yamıyorum ruhumun rahmine sövgülerimi
Sular döküp bedenime şiirleri seviştiriyorum.

Esrik hislerimizin ezilmiş sevda tarlalarındayız
Her yansıma kendi inkârının yıldızlarını arıyor
Gönül saatlerimiz uçarı bir yörüngeye sevdalı
Deniz cılız ışıkların antik güneşlerini saklıyor.

İlkel devinimlerin hayali buluşmaları mahcup
Yangın kendine sırtını döner tarlada ekin yanar
Sırları kaybolmuş gecelerimizin kahır karasında
Kendimi aradığım anıların dertli dumanındayım.

İşlenmiş resimlerin öykülere sarmal hikâyelerinde
Çırpınır içimin derinliklerinde eski zaman sevdası
Taşlar kırılır gönlümün tutkuları saklayan odalarında
Rest çeker ansızın aşk, kaybolurum sesinin tınılarında.

Selahattin Yetgin