...GAZZE...
.
. . Uyan anne !! Gazze karanlığı örtünüyor Gökyüzü fırtınalar koparıyor Uğultular... Feryatlar... Canım yanıyor uyan anne!! Koynunda uyumadım dün gece Affet anne İstediğim bebeği alamadın Kızdım sadece Yokluğun ne olduğunu , Anlıyorum hükümsüzce... Sımsıcak yüreğinle Sar yüreğini yüreğime Celladın soğukluğu bendenime vururken Ölüm şehirde dolanırken Canım yanıyor anne!!! Bebek ,ayakkabı.... .... Hiçbir şey istemiyorum Bak büyüdüm anne ... Ve yine, Gazze karanlığı örtünüyor Gökyüzü fırtınalar koparıyor Uğultular... Feryatlar... Canım yanıyor uyansana anne... . . . |
Gazze karanlığı örtünüyor
Gökyüzü fırtınalar koparıyor
Uğultular...
Feryatlar...
Canım yanıyor uyansana anne..."
(Gazze'nin karanlığı, yahut Gazzeli'nin karanlıkların örttüğü gecelerde en şiddetli vahşetin getirdiği ızdırabları kuşanması..)
Sağır ve kör bir Dünya'nın kılından bir uyuz kıl kıpırdatmaması..
Arab Âlemi'nin "Biz ne çektikse Ecdad'ımızın Osmanlı'ya ihanetinden çektik" mızmızlığını, aynı hız ve aynı tonda bir ses ile hep terennüm edip durması..
Bunlar birer, avunma sebeblerimiz.
Gerçek olan ise, işte sizin masumların ve mazlumların hâl tercümesini yansıtan şu parantez içi mısralarınız.
Yangınlara düşen yüreğinize ve tahayyüller altında yanan kardeş aşkınıza can kurban Irmak kızım..
Bekir Yalçınkaya