HÜKMÜ SEVDA KOYAR-ZİNDANDA YÜREK YATAR
mahpusluk çekiyorum paslanmış parmaklıklar ardında
ne bir koğuş arkadaşım var,ne de gelen ziyaretime iki ayağı kırık bir yatak var altımda ben uyuyamıyorum,onun hali kalmamış direnmeye izbe bir oda burası,her tarafı dökülmüş viran olmaya yüz tutmuş nereye baksan çürümüş ara sıra ekmeğimi suyumu da getiren olmasa diyeceğim geliyor,ruhum seyrediyor,bedenim çoktan ölmüş karanlık ve soğuk bir tükenmişlik çizilmiş duvarlara kim bilir kaç anı sığdırılmış her bir taşına seyre dalıyorum bazen vakit geçirmemek maksadıyla her giden bir çizik atmış sönmüş bir köz parçasıya gidenler öyle hevesliymişler ki terketmeye elvedayı bile esirgeyip kaçarcasına uzaklaşmışlar üzülesim geliyor işte,gerek var mı izah etmeye üç nefeslik ömrü boğuyor bu yıkılmışlıklar görüyorum her gece beklenen ve hiç gelmeyeni gelmeyecek olanı,mazi olmuş yaşanmışlıkları ama işte Tanrı salmış damarlara umut diye bir illeti tüketiyor ama,tükenmeden,hoyratça harcıyor zamanı daha da harab oluşuna bakıyorum duvarların zamanın yenileme hükmü geçmez ki burda geride bırakmıyor gerileri,takvimleri yılın önümden gidiyor benden önce yatıp,uyanıyor sabaha çoğu defa isyan ediyorum,çıkmak istiyorum hücremden delicesine çarpıyorum,yıkasım geliyor etrafımı nefessizliğe mahkum ettiğimi de biliyorum bir de ben bedel ödetiyorum,kendimce alıyorum intikamımı kızmaya hakkım yok elbet bu biçare bedene ben değil miydim onu ışıksız zindana çeviren ben harcadım ödettim ona bütün diyetleri lakin ben de parçalandım yıkıldım derinden şimdi ben bu onarılmaz bedene mahkum beden iflah olmaz bir aşka giymiş hüküm mecbur çekeceğiz bir ömür neyse bedeli adına sevda demişler ama kara yazgı bizde ki yeri... |