Uzun soluklu adımlarım!Başımı aldım gidiyorum Hesap etmediğim bir istikamete doğru yöneliyorum Hazanlaşan ağaçların altından ve terki mekân edilen sokaklardan O kadar sakin ve fakir ki Kim ve kimseler yok, terk edilmişlik yüreğimi dağlıyor Gözlerim buğulanıyor ve kalbimin burukluğu nüksediyor derinliğimde Etrafa bakınıyorum Yapraktan yoksun dallar üzerinde kuşları fark ediyorum Hiç ses çıkartmadan ve dalgın bakışlardan serencamlarını anlıyorum Yalnızlığa adımlayarak Kalbi hissedişlerimle nihayetimi sorgulayarak gidiyordum Hareketsiz yatan kediyi fark ettim ve eğilerek onun geçmişine gittim Sokaklar ağlıyordu Duvarlar yas içinde hicrana yaslanıyor ve boş bakıyorlardı Üzerlerinde ne bir çocuk ve ne de bir oynaşan hayvan vardı yalnızdı Evlerin perdeleri Alel usul duruyor ve hüznü bariz bir şekilde haykırıyordu İnsanlar yoksa ve hatta bir canlı bulunmuyorsa anlamsız kalıyorlardı Anlamak için merak Akıl için idrak, kul için mutlak olan kalbi itminanlık ve inançtı Kitabı celille hikâye edilen nesillerin ve evrenselliğe amade sezişlerin İnsan kimliğinde Kin ve nefretin, marazlar içinde gerçekleşmeyen hissedişlerin Ancak iyilik ve hoş görünün, müsamaha içinde kenetlenecek elbirliğin Göçüp giden nesillerin Ön yargısız nefeslerin ve kelamı kemaliyet içinde zikretmenin Hasretiydi andığım ve kültürel erozyondan en bariz korku okunuyordu Örf ve ananelerimiz Küreselleşme vaadiyle terk ettirilen en değerli faziletlerimiz Mürebbi kimliğinde gezinen ve kalbi boşluk içinde nefeslenen hüznümüz Mustafa CİLASUN |