EVE GİTTİMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın O yoktur. Belki gitmiştir, belkide hiç olmamıştır. Hayat her zamanki gibi seyretmektedir. Bugünün bir önceki yahut bir sonraki günden farkı yoktur. Sıkılmışlığın doruklarındayken insan, bütün ağrılar ve bütün mutsuzluklar davetlidir geceye. Dışarıdaki yaşam korkutmaktadır artık seni. Her an birşeyler olabilir ama sen buna hazır değilsindir. Sıkıcı hayatın sürekli yanına çağırmaktadır seni. Ağrılarını ve düşüncelerini özlersin. " Birkaç saatlik uyku, biraz sessizlik alır, eve gidersin"
Evvel zaman içinde, kalbur saman içindeydi.
Yağmur damlaları penceremi çılgınca dövüyor Bozuk radyo frekansı susuyor Yirmibeş mumluk lambam kendine dahi aydınlatmıyordu Yerküreye düşen yıldırımlara kalmıştı soğuk odamı ışıtmak Onların sayesinde görüyordum yazdıklarımı ve duyuyordum artık Tütünlü nefesimden çıkan anlamsız hırıltıları Korkuyordum sanki yalnızlıktan, sığ saatlerden Şimşeklerden, hırsızlardan ve karanlık geceden Sanki odanın duvarları göz dolu Aman Allah’ım hepsinin bakışları üstüme doğru Aynada buldum gözlerini sonra bir cesaret sardı benliğimi Söyleyecek söz aradım, bulamadım Ayna ayna de bana konuşulacak bütün sözleri Kalkerken sandalyeden bacaklarımın sızısını hissettim derinden Kara sular gözlerimden topuklarıma inmiş. Yavaşça doğrulmakta yakışmıyor bize, gençmişiz daha Ellerimle buldum yatağı, yastığı, yorganı karanlık odada Uzanırken hafiften belim çıtırdadı aniden… İyi geldi biraz aldı acısını derken Uyku girdi yaşlı gözlerimden Düşünürken nasıl geçecek diye sensiz yarınları Daldım bir kuru uykuya, yarı sıcak yarı sarı. Büyük şehirlerin mekanik horozunun sesiyle irkildim. Doğrulurken yatağımdan ciğerlerimdeki imdadı hissettim. Akşamdan kalma onlarda, ağzımdan duman tütüyor. Verdiğim her nefes bir hırıltı misali hayata hüzzam söylüyor. Açtım perdeleri, yıkadım yüzümü, kahvaltılıkları çıkardım masaya Bir barış zeytini, bir dilim huzur peyniri attım ağzıma Şeker tadında bir çay içelim derken, midem ekşide birden Çıktım evden elimde şemsiyem, cebimde paketim, yanımda bir ben Beklerken dolmuş durağında yağmur bastırdı aniden Bomboş bir kalabalıkla tıka basa bindik dolmuşa İş güç derken geçti zaman, dindi fırtına Dönerken, bayiiden bir gazete aldım Oturdum durakta, ön sayfa haberlerine baktım… Onu gördüm, üzerine sabah serilmiş, manşette sevdiğine kavuştu Yağmurla kayganlaşan asfaltta Azrail’le buluştu Acıdı kalbim, anladım, konuşamadım Kaldırımlar geldi üstüme, kaçmak istedim kaçamadım.. Daha devreden çıkmamıştı mantık ve fizik Neden kendimi çıkmazda hissediyordum Bir hastalık vardı sanki kalbimden beynime akan Bir hastalık ki bedenimi kalabalıklaştıran, düşüncelerimi yalnız bırakan, Tanımıyordum oysa, üç beş yıl gün aşırı görüşmüştük Tenhalarda buluşmuş, bulutlarda öpüşmüştük Dayanamadım sonra, kalktım bir doktora göründüm Nöbetçi eczane beni bekliyordu o gece Nöbeti bitmeden uzattım reçeteyi kıza Birkaç saatlik uyku biraz sessizlik aldım Eve gittim… tAhmAz |