MERHABA “HOŞÇAKAL”
Merhaba kâğıt, kalem, mürekkep
Giriş, bir ömür sayfasına çığlıklarla Gelişme, dokuz ay on gün doyumsuz Sonuç, aşırı doz! Yahut eksik yaşlanmak, Oyunda son şans, Belki eksik koz! Gün doğumları vardır ya hani Pencerenden içeri dolar bir nefes misali Uyan der, uyan hadi! Mavi kelebeğin kozasından çıkışı gibi Yaşayabilmek hani En hazır olduğun an, beklenmeyen bir öpücük yani Öylece uyan! Merhaba tırtıl, koza, kelebek Nefes alamamak olsun bütün yeşilleri sana adamak Nevbaharları gözlerinde yaşamak Soluduğumda hava sensen Kaz tüyü yastığım Yeşilim, Kola kapaklarım Salyangoz kabuklarım Dedikoducu komşularım Bakkal Salihim Parta kulem Londra asfaltım Dudağımdaki uçuk Nefretim Sonum Başım Alnım ve kirpiklerim Bakarım bir ömürden öte zaman Göremem seni Baktıkça gökkuşağına çarpan bedenimi Boyarım renksizlere Ve sen bir geçmişi iliştirip eteğine Bidaha gelme Yine sevme Deme Gitme Pahalı ayrılıklar kimsesizlere Düşünme o kadar Sonunda ölüm var Alışırım Ayakkabılarımı da boyarım Duvarlarımıda Zeytinimi de yerim Balımıda Uyurum üşürcesine Çekmecede katlarım seni Saklarım Böğrümde sancılarım Gözlerimde yaşlarım Haykırışlarım Çırpınışlarım Ve bütün kapılar açık şimdi Beni seninle bırak giderken Ellerini bırak yanıma Saçlarını Sen azat olmuş mahkumlar gibi git Ben hür kafeslerimde deli dolu Yalnızım Kendi yaptığım yemekleri yiyorum gece gündüz Dilimde tat falan kalmadı Şimdi en güzel sözleri söyle desende bana Söyleyemem İncitir seni, Tadı yok Doyurmaz yüreğini Ben değilim artık karşındaki Aldığım nefesler egzoz dumanı katışık solvent Veremem sana Rengim benzim atık Hastalık Boğmaca Üfürürüm yalnızca, Bulutlar açılsın Ayı görmemek pahasına Gökyüzü kararsın Yazdıklarım da yalan Yalan bu sözler bak Köşe başlarını doldurmuşlar Ortada bir kuyu Yandan gülüm yandan! Atma, Oynama, Sallama, Gelme hadi! Bak, Çingene pembesi Ve çık. Vaktim yok! Bir dakika mutluluk için Bin hüznün çok Kapalı kapılar Açılsın Bir anahtar ki maymuna benzer Bozuk Şımarık Beklerim açılmaz. Kaprisli Kırsam kapanmaz Narin Hırsız olsam pencere, kafes. Baca isli, dar Noel’i beklesem Onada daha çok var. Anadolu çağırıyor şimdi beni Islıklarla Sürme gözlü kızlar Fısıldıyor Sen bizimsin Gel Bizde öğrendin kız tavlamayı Yemek yemeyi Kavga etmeyi Hem anne şefkati Hem yar sıcağı Çemberlerimiz gül oyalı Göğüslerimiz dik Dudaklarımız kalın Gel de Mavimizde uyu Sarımızda yan Yeşilimizde salın Merhaba oku, anla, cevap ver Merhaba baş, orta, son Merhaba “Hoşçakal!” Seni terk ediyorum… tAhmAz |
Açılsın
Bir anahtar ki maymuna benzer
Bozuk
Şımarık
Beklerim açılmaz.
Kaprisli
Kırsam kapanmaz
Narin
Hırsız olsam pencere, kafes.
Baca isli, dar
Noel’i beklesem
Onada daha çok var.
;)