8
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1592
Okunma

“Sevgi” dedim
Güneşi gösterdi…
Huşu içinde eğildi başı
Sessizce selamladı toprağı
“Merhamet” dedim
Gülümsedi…
Evreni gösterdi
Sonra, seyre daldı âlemi
Güneşe uzandı ellerim
İçimden ağlamak geliyordu
Belki de ağlıyordum
Seslendim kutuplardan “güneş ısıt beni”
İki soru ve iki cevabım vardı artık
Çağrılmıştım kayıp diyardan
Güneşi götürecektim
Filistinli yetim çocuklara
Afganistan da karları eritecektim
Irak’ta doğacaktım tekrar
Yer gök birleşmişti sanki
Evler harap, yollar harap, yüzler harap
Gözlerde tefekkür çakılı mezar taşlarına
Yaş henüz yedi
Gökyüzünü tutup kaldırmak ister gibi
Uzatıyor ellerini semaya
Kayıplar, isimsiz mezarlar yükseliyor
Omuzlarından
Gökyüzü parçalarını arıyorum
Dağınık saçlarından
Yıldızlar sönmüş, ay dökülmüş
Güneşi de bir türlü oturtamıyorum yerine
Çaresiz bakıyorum kimsesizliğe
Diz çöküyorum karşısında yetimin
Gülümsüyor bana kırık dökük
Gözlerinin içinde hapsolmuş ışık sönmek üzere
“Güneş” diyor
Susuyor
Bırakıyorum artık kendimi
Gözyaşlarım kan kokuyor