Yalnız Gül
Yalnızçam dağlarının yalnız gülü
Bir ezan sesinde rüzgarlara saldım efganımı Süzülür yüzün her şafakta bağıma Papatyalar açar çiğ taneleri gülümser Ve serçelerim kasvetli bir derdin ızdırabına inler Katranlar yağıyor yüreğimin mütebessüm çehresine Seni yağmur sonrası açan güneşe sordum Damla damla süzülen yaşlarının ardındaki tebessümlere Hangi alev yakar bu demirden dağı seninki gibi Sen sus yanlız gül,konuşsun sürgün ergenekonlar Çağlasın zap şahlansın murat Anlatsın seni, bir yamaçta kalmış yetim menekşe Yalnızçam dağlarının yalnız gülü En ilahi duygular sayıklar yollarda seni Bu nasıl dert,bilinmezlikte biçtiğim hisler ister seni Yok be yalnız gül söyleyemiyorum türküyü veysel tatında Aşamıyorum sana gelen dağları ferhat inadında Sular buz kesti susuz kuzular Beni bir sensizlik arifesinde vurdular Kanımı toprağa canımı sana fırlattılar Bak göremez oldum geziyorum kuğu hüznüyle sokaklarda Bir ümit, oda kaf dağının ardında Yalnızçam dağlarının yalnız gülü Benim idamım kirpriklerine dolanan saçlarının telinde başlar Hüzne bürünürüm,ve ayrılığı sürerim vuslatın namlusuna Katil akbabalar yesede gururumu vazgeçmem Hicretinin okları saplanır sineye Sözüm geçmez ah,bu tarumar bahçeye Oldum olası dargınım leylaya mecnuna Niye kavuşmadını niye asırlar sonra beni yaktınız Beni nazarınızda güle yalnız güle hasret bıraktınız Yalnızçam dağlarının yalnız gülü Dinle son tınısını vuruyorum yalvarışlarımın Meçhul sulara hasret karanfillerini bırakarak Adını ağlamaklı dudaklarımla son kez anarak Biçareyim, çığlıklar semtinte mecburiyeti kusarak sensiz ağlayarak ve YALNIZ susarak[ kalin sezgin TOZLU |