A L İ Y E
Sana bu mektubu
Liman rıhtımında yazıyorum. Limana kocaman bir gemi yanaştı Gemiden şık insanlar iniyor, Ama sendeler gibi yürüyorlar Etraflarına şaşkın bakıyorlar. Mutluluğu göremedim gözlerinden Gözlerinin feri sönmüş gibi, Ben resmimi yapıyorum Dönüp, dönüp, resmime bakıyorlar, Onlar beni görmüyorlar Aliye… Zihnimi dağıtıyor, Beni anlamsız meşgul ediyorlar Ne söylesem ki onlara? Sadece bön, bön, bakıyorlar. Hiçbir şey söylemiyorlar Sanki çürümüş ağaç gibiler Sağır ve dilsizlermiş gibi, Şaşkın ve ürkekler Aliye. Beni bağışla, zamanım azaldı Tekrar resme dönüyorum: Bu resim bir sipariş İşte öyle, anla beni anla Aliye. En iyisi değil ama, Sen de biliyorsun durumu güzelim! Ben hala o eski Bordo sokağında Bildiğin yerde yaşıyorum. “Bunu hak etmedim “diyerek, Üzülmüyor, hayıflanmıyorum. Ama resimlerime büyük ilgi duyuyorlar Hiç olmazsa birkaçı satılsa da, Ucuz birkaç şişe bordo şarabıyla, Gevrek laternacı peksimetleri alırım, Peksimetleri şaraba banar yerim, Aliye. Çok mu kötü sence bu durum? İnan ki değil, yaşamdır bu Aliye’m Hayatın geçeğidir güzelim… Ya birde resimlerim olmasa? Kirli bordo sokağının, Ucuz şarapları olmasa? Kuru laternacı peksimetleri de bulunmasa, Halimiz nice olurdu Aliye’m Bizi yakıp kavuran bu gurbette. “Pirizren / Kosova -17 Kasım 1979 M.Kemal Polat |