BEYCEYİZ''DEN
Beyceyiz den hep geçerken
Tutya kaplı, yarı ahşap evin, Dar penceresinden tül perdelerinin Hep aralanmasını beklersin. Bu defa görünmedi, Hadi bir daha dersin, Geçişler birken beş olur Olmadı tekrar dönersin. Bazen düşünürsün Eline koca bir taş almayı, Yanlış olduğunu bile, bile, Tutyalı evin pencere camını kırmayı. Sevda bu olur mu, olur: Çılgınlık olduğunu bile, bile, Düşünürsün, ama yapamazsın Bunun sevda çılgınlığı olduğunu anlarsın. Böyle bir şeydir işte sevda. Ne tufan dinler, nede bora, Varsa, yoksa, tutya kaplı ahşap ev Arşınlarsın önünde biteviye. Donduran soğuğa aldırmadan Hep onun sıcaklığını hissedersin, Nedense üşümezsin, yorulmazsın, Pencereden bakmıyor diye darılmazsın. İşte öyle bir şeydir sevda... O hep haklı olur, sen katlanmalısın... Gönlün sokaklar kadar geniş olmalı İçinde o hayalin hep buğusu kalmalı Belki yirmincidir dönüp durduğun; Sevda umut demektir hep yeşil filizli Sonunda perde de, pencerede açılır Narin beden, sarı saçlar Sarkar, pencereden Rapunzel misali. Mırıldanırcasına,”tamam gördüm, Ve de anladım, yirminci turunu yapıyorsun, Al beni, götür beni, diyemiyorum çaresizim... Biliyorsun, alıp götürmeni istiyorum” İşte sevda böyle bir şey: Vuslata ermek için o hep haklıdır Aşkın ve sevdanın o engin coşkusu, Tortusuyla, hep içimizde saklıdır. “1959 Mart - Fatih/ İstanbul” M.K. POLAT |
Vuslata ermek için o hep haklıdır
Aşkın ve sevdanın o engin coşkusu,
Tortusuyla, hep içimizde saklıdır.
Ne güzel anlatmışsınız bir sevdalının bekleyişi. soğukta, bıkmadan.. Tebrik ederim