GÜNEYİN SIRRI
Güneşin doğduğu an varya,
Çimenlerin üzerindeki Elmas gibi parlayan çiy tomurcukları Bastıran sarı sıcaklarla hemen eriyecekler. Kutsal sabah serinliğinde İnsanları titreten o buğulu duman, Benliklere dolan kavun, karpuz, İncir, üzüm, ve acur kokuları İnsanın üstüne, üstüne , gelirler. Kuşluk vakti olunca... Güneyin dayanılmaz O sarı sıcakları bastıracak, Sağa, sola devrilmiş Perişan buğday başakları, Kendiliğinden, çıtır, çıtır kırılacak. Sabah tanyeri henüz ağarmaktayken, Mahşeri andıran kuş cıvıltıları, Bilhassa da geveze arı kuşları Bin yıllık usta ötüşleriyle, Her yanı çınlatmaktalar. Sabah tanyeri ağarırken: Güneyin tenha bir köyünde, Çiğ ıslaklığında yumuşamış Bir başak tarlasında, Kadınlar... elleri öpülesi , Esmer, kumral, sarı tenli Daha ziyade bezgin ve Soluk tenli kadınlar… Sabahın sisli, ıslak ortamında, Et gibi yumuşamış Buğday başaklarını toplamaktalar. İliklerine işleyen, sisli sabah serinliği, “Aman bitmesin!...saplar kurumasın...” Diyerek, can havliyle çalışıyorlar. Kadınlarımız... elleri öpülesi, Bilhassa da anadolu kadınlarımız... Suyumuz, aşımız, ekmeğimiz Onlarsız, hiç ama, hiç bir şeye yaramayız. "İST - Maltepe" M.K.Polat |