(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kimin Televizyon şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kimin Televizyon şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dünya nimetlerinin nerdeyse yarısının toplumun %10 luk tuzu kuru kesimine dağıldığı ve insanların açlıktan, parasızlıktan, sömürüden kan ağladığı bir yerde tabii ki basın, televizyon, gazete büyük bir tehdittir... Neden tehdittir? Çünkü özgür olan, halkın yanında olan basın-yayın aracı her türlü yolsuzluğu, düzen pisliğini, sömürüyü yayınlarında dile getirecek ve birilerinin ayağının kaymasına sebep olacaktır.. Bu yüzdendir ki iktidar sahibi gazete, dergi, televizyon kanalı gibi yayın araçlarını üstüne geçirecek ve oraları bilfiil kendi adamlarıyla dolduracak, kadrolaşmayı orada da sağlayacaktır... Ve sonra o düzen kanalına, gazetesine çıkıp 'Hamdolsun, kriz teğet geçti' diyecektir.. Ve güzel halkımın uyutulmuş kesmi buna inanıp, oyunu bir torba kömüre, birkaç parça eşyaya satacaktır.. Ki adam açsa bu da kaçınılmaz olacaktır...
seçim geçim kimin televizyon siyasi zuma kan cama-vizyon başka kime nasiptir nedir sahi medya patronunda provizyon -beyazcam senin benimdir yani
onun bunun kimin televizyon işbirlikçi yapımcıya eşantiyon nasıl çaplanır hesaplanır sahi yalaka yönetmende partisyon -beyazcam sesime kulaktır yani
kimin kimin kimin televizyon reytingi toplayanın televizyon peki ne kadara kim sahip sahi reklamı koparanın televizyon -beyazcam mutlak bizimdir yani
kimin kimin kimin televizyon siyasi zuma kan cama-vizyon işbirlikçi yapımcıya eşantiyon medya patronunda provizyon yalaka yönetmende partisyon reytingi toplayanın televizyon reklamı koparanın televizyon kimin buyur kimin televizyon.
- pardon yani!
gerçekten de pardon yani!
Tiyatroda da birlikte olduğumuz için bu konulara sıkça değiniyorsunuz, neleri dayatıyorlarsa onları izliyor halkımız, zırt pırt reklamlar giriyor, daha çok küçük en zayıf tüketici olan çocuklara yönelik reklamlar, ipe sapa gelmez kadın programları, aynı senaryolu sayısız dizi, reyting savaşları, basın imparatorlarının politikacılarla çıkar çatışmaları...
hepsini bir şiirde işlemişsiniz, gözümüzün önüne sermişsiniz sevgili hocam.
kaleminiz siz varoldukça hiç ama hiç susmasın değerli hocam, başımızdan eksik olmayın.
Benim çok eski bir hülyam var sevgili dostum eğer devletler bir güç ise
silah para ve televizyon bir güç ise bu üç silah asla tekellere devredilmemeli devredilirse işte şu andaki çağımız meydana gelirki dini imanı vicdanı ve hiç bir mantığı yoktur
Sevgili Müjdat çok önemli bir konuya değinmişsin yine. Basın, yayın insanlar arası iletişimde oldukça önemli bir yer tutmakta hele de televizyon.. Sayın başbakanamızın şu son zamanlarda yapmış olduğu açıklamada olduğu gibi '' ya sev, ya terket '' in diğer versiyonu yani '' ya benim istediğimi yazarsın, ya da gidersin ''.. Sayın başbakan sanırım '' tek bayrak, tek millet, tek devleytten sonra '' tek basın '' yaratmak isteme arzusu içerisindeler.
Zaten basın, yayın bujuvazinin elindedir ki bu son açıklamalarla durum daha da bir vahim hale bürünmüştür. Ayrıca bir çok basın, yayın mensuplarına da akreditasyon kartı verilmemiştir(Kart verilmeyen gazeteciler şunlar: Hürriyet gazetesi muhabirleri Turan Yılmaz ve Hasan Tüfekçi, Milliyet gazetesi muhabiri Abdullah Karakuş, Akşam gazetesi muhabiri Ali Ekber Ertürk, Evrensel gazetesi muhabiri Sultan Özer ve Star TV muhabiri Fatma Çözen.)
Bu demektir ki özgür basın yok! Yani medya egemen sınıfların elinde etkin bir ideolojik egenmenlik ve manipülasyon aracıdır ve bununla insanların beyinlerini yıkayıp kendi istedikleri gibi düşünmelerini sağlamak ve harekete geçirmek için kullanılan çok önemli bir araçtır basının her türlü kolu ki televizyonlar evin içine giren ve hayatın bir parçası durumuna gelen bir araç olduğu düşünülürse durum daha da vahimleşmektedir ...
Ayrıca önemli olan bir nokta da son 20 yıl içerisinde medyanın bir sanayi sektörü olma konumuna gelmesidir ( örneğin reklamlar ) .
Burjuva egemen sınıfının insanın düşünebilme-sorgulama-yorumlama ve çözüm arama yetisine karşı düzenlediği en büyük sabotaj eylemi gibidir televizyon ve ha keza diğer basın yayın kuruluşlarının bir çoğu...Bujuva medyası televizyon programlarında başkalarını ezerek, sömürerek, olanakların hepsini de kendi çıkarları yönünde kullanarak ve karşısındakilere de kazık atarak nasıl zengin olurumun programlarını yaparak insanlara sunmaktadır ve bu programlarda yine ve ne acıdır ki kadın bedeni en ön plandadır örneğin sabah programları, diziler, yarışmalar programlarında en önemli figür kadınlardır.
Medyanın açtığı tahribatlar saymakla bitmez ama kısaca özetlemek gerekirse de düşüncelerim bunlardır benim de ki aslında kısa kestim :)))
İnsanlara dayatılan bunca eziyetten yine insanlarımızın sağduyusu ile çıkılacaktır, umarım insanlarımız sorunların farkına bir an önce varırlar..
Çok güzel bir şiirdi Müjdat, sevgilerimle can arkadaşım .........
televizyom gerçek bir çağdaş iletişim aracı.Silahtan daha tehlikeli olabiliyor.Tam kafadan vuruyor.Öldürmüyor sersemletiyor.İktidarların hakim zümrelerin gerçek silahı.Eskiden böl yenöt derdi halk dışı sistemler.Şimdi aptallaştır yönet oldu bu slogan.halbu ki tersi yapılabilse yepyeni dünyalar kurulabilir dünyamızda savaşsız uzun bir barış kurulabilir.Bu önemli silah döndürülebilirmi gerçek hedefe,cehalate,işbilikçiye,barış karşıtlarına?,döndürülebilir eğer birlik olabilirse halk adına savaşıyorum diyenler.sevgi ve saygılarımla.
Televizyon dünyası patron düzeyinde bu ilişkileri iyi bilir, ama bizim halkımız hala kalitesiz dizilerden başını kaldıramıyor, ekran reklamdan geçilmiyor.
Reyting uğruna bir yığın dizi ki kalite önemli değil, yayından kaldırılıyor, sayısız oyuncu sokakta işsiz geziyor, yapımcıların çoğu sadece paradan anlıyorlar ve koca sanatçıları çok zor durumda bırakıyorlar, diğer tarafta siyasilerin ve medya patronlarının keyfi tutumları..
Çok şiirdi hocam, ders üstüne ders verdiniz yine!
Kaleminiz her zamanki gibi dimdik dursun sayın hocam, kutlarım.
Müjdat hocam, adeta televizyon dünyasının tüm ilişkilerini gözler önüne sermişsiniz...
halk bir yanda, diğer yanda malum adamlar; politikacılar, basın patronları, reklam veren iş adamları, dalkavuk yönetmenler...
biraz kurcalayınca bu cıvık ilişkiler ortaya çıkıveriyor işte!
sevgili hocam, bir dünya ders verdiniz yine ve hep geçerli olan en önemli iletişim aracı olan televizyon üstünden, bütün rezilliklerin röntgenini çekmişsiniz...
kaleminiz hiç ama asla susmasın can hocam, siz hep yazın.
Medya ya Hükümeti övecek, yandas olacak yada ipligi pazara cikacak A.D. gibi.
Bizde televizyon hükümetin propaganda yeri, herseye sansür var, hayatimiz gibi medya da sansürlü, Televizyon bizim ama görmek istedigimiz hic birseyi görme imkanimiz yok. Isbirlikci yapimciya esantiyon televizyon... Cok güzel tanimladiniz gercekten. Yüreginize saglik hocam.