Olmuyorsöylemekle olmuyor aylaklığıyla aymaz şehrin yabancısı olmalısın ilk kaldırım yükseltisine oturmalı ilk yabancıya selam vermeli ilk sen sarhoş olmalısın sesin olmalı cılız ’dün senden nefret ediyordum’ demelisin şehre daha dün nefretimdin ’ama seni seviyorum’ kenti severek utandırmalısın söylemekle olmuyor! gitmekle olmuyor ya hiç gitmeyecek ya da hiç dönmeyeceksin körük olmayacaksın yangına hara har kora kor ateşe ateş tutmayacaksın gitmekle olmuyor! ağlamakla olmuyor tamam olacak biraz düşecek bir kaç damla tamam damla değil sel tufan kıyamet tamam hıçkıra hıçkıra hıçkıra hıçkıra! bir el ’hadi git’ diye dokunacak omuzuna tarifeli sefer yapan bir tren seni ’tarifesiz acılara’ taşıyacak heyben de olmayacak kimsenin sığacağı cebin de döneceksin... ağlamakla olmuyor! anlatmakla olmuyor yazmakla da.. |
Gitsen de
Ağlasan da
Anlatsan da olmuyor çoğu zaman zaten.
Herşey, herşey olacağına varıyor.
Yaşadığı şehirden, bulunduğu ortamdan ve hatta sahip olduğu bedeninden, sıkça gitme isteği duyan biri olarak okudum şiiri.
Gitmek çözüm değil, kendini bırakamıyorsun geride...
Geçinmenin yolunu bulmak gerek!
Şair, şiiri o an hissettiği duygularla yazar. Ancak şiir; bir su gibi, aktığı yerin rengini-dokusunu-kokusunu ve dahi şeklini alır. Kiminin yüreğine bir kor gibi yapışır mısralar, kiminin yüreğine ılık bir su gibi akar.
Her okuyan kendinden bir şeyler bulur illa. İlla ki şiirin bir dizesi, bir mızrak gibi saplanır yüreğinde bir yerlere, okurun.
Eyüp Yıldızhan'nın kelimelerle oynayışını, onları yanyana alt alta itinayla sıralayışını, onlara, kattığı duygusuyla bin türlü anlam yükleyişini yıllardır severek ve hissederek takip ederim.
Çok şükür tanışıp, konuşma imkanım da oldu🙏. Daha ne isterim.
Yüreğinize sağlık, kelimelerle muhabbetiniz bol olsun🙏.