SURATIMA YAS DÜŞTÜŞiirin hikayesini görmek için tıklayın hikaye ne için...hikaye neden...
hikaye benim içimde,hikaye şiirde...
gözlerimdeki hayat ışığını söndürdüm...
islendi bakışlarımın duruluğu... cebimde biriktirdiğim his kırıntılarıyla yürüdüm bugün... adımlarım bir o yana bir bu yana savruluyordu... oyuncağı olmuştum deli rüzgarın... bulutsuz göğe bakışlarımı asarken şakaklarıma derin notalar üflüyordum... yüzümü inceleyen parmağımı alıp önce çölleşen dudağıma dokundum sonra şevkat isteyen göğe... topladım bütün yıldızları... yakışmamışlardı bu ağzı bozuk geceye... sokak lambalarını içtim birden, ciğerim yanmışcasına... babam gelmişti aklımın sol yanına... hikaye, ayak uçlarıma düşerken... kör kuyularda çiseliyordum karanlığa... kirli gülümsemelerde düşündüm geçmişi çırpınışlarım canlanıverdi küçücük suratımda... anamın gözlerine düşen gelecek kaygısını yüreğimin çığlığıyla hatırladım... koparıp kirpiklerinde biriken hüzzamı yoksulluğun alnına mıhladım... soğuk gecelerde titreyen sesimizi fırlattım mezarlıkların ulu yalnızlığına... gecenin sesleri uğuldanırken harabeleşmiş dillerle... eriyordum küflü taşların sabitliğinde... harmanlanırken tüyü bitmemiş yetimlerle nefesim... ellerimin baygınlığına üfledim gömülüşümü... yaslı çizgilerimle dertleştim... dilimdeki ağrılı cümleler eşliğinde sevdim hepsini... affedin dedim kavrulan çığlıklarla... günah vurmuştu üşüyen başıma... s/izi çizerken zavallı suratıma kaç doğum sancısı yaşadım duymaz mısınız, ağrımaz mısınız... yıprattığım tenimde kırdığım tomurcukların gözyaşları akıyordu... sızı sızı...farkındaydım... bildiğim bir hikayede büyürken... engellere çarpmadan koşma isteğiydi benimki... hayaller gerçek olsa ne olurdu sanki... ruhumda büyüttüğüm kervanların yamalı seslerinden akarken kirpiklerime okşadım kenti teminle usulca... sürüdüm ayaklarımı sürgünlere... topraktaki izlere bakışlarımı ektim... biraz sustum... biraz nemlendim... biraz sarhoştum... yürüdüm sadece... sessizlenirken her yer, içimden kopardım siyah dalgaları bir uçurtmayı vurdum en mavi yerinden... yoldum yere düşen her yüreğin sızısını... içtim kendimi ılık ılık... meğer, betonlar ne çok anıya sahipti dertleşirken ikişer üçer titrek cümleyle kulağıma fısıldadılar köklerine gömdükleri faili belirsiz insanları... esiyordu saçlarıma mahsun çocuklar... insanlar, ne çok anı bırakmışlardı, küflü sokakların ,çınar kokularında... iki damla bile yağdıramıyordum korkaktım çünkü sarhoşluğun girdabında canlanmak istemiyordum ölüm her türlü mübahtı bana anlatamıyordum toprağa... anıların katili olmak değildi niyetim tünellerin çıkmazında yorgundum nefese nefese kalmış göğsümle derinlerde bir yerlerde mazi oluyordum...... beyaz güvercinler ölüyordu ellerimde... her adımda bir hayat her bakışta bir darbe... içimde karalar büyüyordu... ölümüme doğuyordum sanki... yeni senaryolar belirirken ufukta zehir salıyordum beynimin tellerine... hep boşverek yeni baştan yazılmak acıyordum çok acıyordum... çok... hikaye, baştan başladı az önce.... _Bahar Liman_ |
hikaye benim içimde,hikaye şiirde...
Bu şiiri de diğer şiirlerinide yeniden okumak meğer ne güzelmiş
okudukça yazlar gelip geçti
sebepsiz bir taka dolandı denizimde
içimi bu şiire fısıldadığımda oldu/bir ağacada
gülü tuza çeviren bakışlarıda düşündüm
çığlık çığlık sevinçleride
ve anladımki
bir çakıl taşıyım hala
nehir boylarında
nehir boylarında...
İyi ki tekrar okumuşum şiirlerini ve iyi ki varsın ...Sevgiyle.