6
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
140
Okunma
Hızlı geçen yıllar değil,
İçini dolduramadığımız boş takvim yapraklarıdır.
Bir akşamüstü ansızın gelen o hüzün,
Henüz kurulmamış hayallerin ağır mirasıdır.
Oysa aşk;
Bir takvimin üzerine en güzel günleri nakşetmek,
Zamanın durduğunu, o ilk bakışta fark etmektir.
Bir hayali, iki kişilik bir gerçeğe dönüştürmek,
Ve her sabah, aynı düşe uyanabilmektir.
Benim takvimimde ise her sayfa senin adınla başlıyor,
Ama her gün, başladığı gibi eksik kalıyor.
Senin olmadığın saatleri, sana dair düşlerle yamalıyorum,
Yine de o büyük boşluğu bir türlü kapatamıyorum.
Eskimiş bir kitabın arasında kuruttuğum çiçekler gibi,
Sana ayırdığım zamanlar, kalbimde sessizce sararıyor.
Sanki dünya dönüyor da, ben o durduğun yerde takılıyım,
Herkes yarına koşarken, ben dünlerin içinde sanıklıyım.
Hangi mevsim gelirse gelsin, içimde hep o tek eksik;
Yağmur yağsa seni fısıldıyor, güneş açsa gölgen eksik.
Şimdi bir ömürlük bir nöbetteyim, hiç gelmeyecek olanı bekleyerek,
Takvimlerden günleri değil, umudu tek tek eleyerek.
Zamanın bittiği yerde başlasın diye bizim hikâyemiz,
Ben her boş yaprağa, senin gelmeyeceğin saati kazıyorum.
Yokluğunla dolup taşsa da bu sahipsiz takvimler;
Ben seni, bir ömür değil, bir sonsuzluk boyu bekliyorum.
(KOR)
5.0
100% (16)