2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
62
Okunma

Ey dualarıma sebebim
Ey mâh-i siyâmım…
Sen,
Mahşer günü açacağım çeyizim.
Ol san’atı nakşettiği gün ki yazgım.
Ecnebisi olduğum kapılarda,
Kâlû belâdan beri aradığım o suskun yar…
Sûr üflenecek sensiz bu âleme,
Nerdesin?
…
Beynimin hicretinde
bulamadığım bir “sen” şehri…
Ben hâlâ o yaşlı bedevi, ukala, aksi!
Bir türlü erişemediğim o vahanın vuslatını;
Ömer’den bilesim var!
Nerdesin?..
Sönmeyecek bir yangın bıraktın içerimde.
Hangi yöne gitsem,
tersinden esiyor rüzgârlar.
Düşüncelerimin gelgitlerine aldanıyorum her köşe başında…
Yaklaştığını sanıyor, umutlanıyorum.
Parça parça bölüp
feda etsem de bir yanımı bu cendereye,
yüzünü yüzüme vuruyor hasretin;
yanıyorum, boğuluyorum…
Şimdi,
seksen gün mü oldu,
seksen asır mı geçti bilmiyorum…
Ama bu zaman minvalinde
son altı vaktin geri sayımları var sanki.
Bir karanlıkta târık ol geceme,
vur kapımı ansızın…
Siyahın yüzüne vur duvağını.
Vur beyazlara süslenmiş gül yüzün nişanını…
Vur ki
son yıldız da parıltısını kaybetmesin yokluğunda.
Kara bir gizem bırakma içimin sen yanına;
son umudum da
girdabına çekilmesin kıyılarımdan…
Sana b/ölünüyorum… Anla beni.
Derman kalmamış dizlerimde.
Kıyama duramıyorum artık!
Aynadaki sûret bana el;
yılların kılıç darbeleri
eskitmiş gördüğüm o zatın gençliğini…
İçimde hâlâ gayretimi diri tutuyorken bu ısrarın serkeşliği,
uzanıyorum sana doğru defaatle; elini ver!
Bir sen yakınsın bana…
Bir sana yakındım duyarsın diye;
dilersen el basalım…
Dilersen sırra kadem basalım.
Elimi tut; beraber koşalım maveraya.
Korkuyorum, mâh-i keş’im,
yüzün silinecek hafızamdan…
Korkuyorum;
başını şefkatle okşadığım,
saçlarını titrek bir elle taradığım o yüzü unutmaktan…
Sana adadığım,
adını gizlediğim tüm şiirler üzerine el basarım ki
korkuyorum!..
Şefaatine muhtacım…
Nerdesin?
Kıyamet yakın…
Nerdesin?
Remzi Kurnaz
5.0
100% (4)