0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
18
Okunma
KEMİK SIZISI: NİHAİ İNFİSÂL
Güneş çoktan sönmüş bir kandil, toprak ise çiğnenmiş bir yemin,
Ben bu hayatın dış kapısında, kendi kanımı dikişledim.
Ekonomik bir enkaz değil bu, bu yıkım senin eserin;
İtiraf edemediğim ne varsa, mezar taşlarına dişledim.
Siz "yaşıyor" sanın, neşter kemiğe dayandı ve orada durdu,
Ruhumdaki o son direnç, bir başkasını sevdiğinde kırıldı.
Dünya koca bir ameliyat masası, her dikiş bir pusu kurdu;
Benim o çok sevdiğim gözlerin, gitti bir başkasına sarıldı.
Ben onsuz körüm diyorsam, bu karanlığın en zirvesidir,
O beni görmüyorsa, bu benim değil, onun körlüğüdür!
Cam kırıkları artık damarımda değil, ruhumun tam içindedir;
Bu sızı, bir Mezarlıklar Şairi’nin ebedi hürriyetidir.
Konuşmayın! Sesiniz o demir kapıdan içeri sızmasın,
Cebimdeki dertler, kefenimdeki o son cebin yüküdür.
Artık hiçbir "iyileşme" masalı, bu yarayı kazımasın;
Bu, Doğuş Kılınç’ın kendi celladına yazdığı son öyküdür.
Söndürün o operasyon lambasını, kadavra uyandı ama eksik,
Gönül bir mezarlıksa, en derin çukur benim adımladır.
Hayat yamalı bir bohça, sevda ise her yerinden kesik;
Benim cenazem, bugün itiraf edemediğim o tek bir adımdadır!
NEŞTER AMELİYAT MASASI DOĞUŞ KILINÇ
5.0
100% (1)