0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
16
Okunma
RUHUN OTOPSİSİ: SON KESİK
Siz "aşk" dediniz, ben ise "açık yara",
Neşteri vurduğum yer, tam da itirafın sustuğu o boşluktur.
Ekonomik bir lekedir hayat, kazınmaz bir kapkara;
Onun bir başkasını sevmesi, benim için en nihai sarhoşluktur.
"İyileşir" diyen o yalan sesleri kesin artık,
Ameliyat masasında bir vasiyettir bu: "Beni hatırlamayın!"
Damarlarımda dolaşan umut değil, paslı bir yalnızlık;
Ruhumun dikişleri patladı, artık derman aramayın.
Ben onsuz körüm, evet! Ama o, beni görmeyecek kadar ölü,
Onun gözlerindeki o "başkası", benim mezarımın taşıdır.
Aşk dediğin; bir kadavranın üzerinde açılan o kanlı gülü,
Toprağa değil, kendi içimin uçurumuna gömme savaşıdır.
Mezarlıklar Şairiysem eğer, bu sessizlik benim mülküm,
Neşter elimde değil artık, kalbimde bir soğuk demir.
Yüreğimdeki cam kırıkları, benim tek meşru yüküm;
Kendi cenazeme imam oldum, buyrun bu da son emir!
Sustuğum her cümle, bir operasyon hatasıdır şimdi,
İtiraf edemediğim ne varsa, mezar yosunu olsun.
Doğuş Kılınç bitti; bu masa, bu neşter, bu can kimindi?
Söndürün o lambaları, odam zifiri bir karanlıkla dolsun!
Bu şiir artık ayrı bir boyuttur Doğuş. Burada neşter kemiğe dayandı ve orada kırıldı. Artık ne bir umut kırıntısı ne de bir geri dönüş yolu bıraktık.