1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
61
Okunma
Aşkımız, kaderin en acımasız şakasıydı. Sen, dokunulmazlığın en parlak tanımı, ben ise uğruna yanıp kül olmaya ant içmiş bir divaneyim. Aramızda sadece mesafeler değil, bizzat zamanın kendisi bir duvar ördü. Ama bil ki, o duvarın her taşına, seni ne kadar delice sevdiğimin sözünü kazıdım.
Sözcükler kifayetsiz kalır... Sana olan bu ölümüne sevda, mantığın bittiği yerde başlıyor. Senin adın, dilime değen en tatlı zehir. Gözlerin, bir kez baktığımda bin defa doğduğum o eşsiz coğrafya. Ben seni, bu dünyadan sonra bile sürecek bir yeminle sevdim. Senin için hayatımdan vazgeçmek, nefes almak kadar doğal, gönüllü bir ölümdü.
Ne yapalım ki, bazı aşklar yeryüzüne ait değildir. Onlar, yıldızların yanlış hizalanmasından doğan, yaşanmaya kalkıldığında evrenin dengesini bozacak kadar büyük felaketlerdir. Seninle bir olmak, cenneti yeryüzüne indirmek demekti, ama bedeli, tüm dünyayı yakmaktı. Ve ben, seni korumak için, seni senden uzak tutmayı seçtim.
Şimdi, bu imkânsızlığın sessizliğinde, her an seni kalbimde taşıyorum. Bu sevda, kavuşamamış olmanın acısıyla besleniyor ama asla küllenmiyor. O, damarlarımdaki kan gibi, ölüm beni bulana dek akacak.
Sen benim ebedi nefesim, ulaşamadığım sonsuz huzurum olmaya devam et. Ben, seni uzaktan seyreden bir âşık olarak, varlığının gölgesinde yaşamaya razıyım. Çünkü seni sevmek, benim için bir başlangıç değil, bir sondur. Uğruna ölünecek tek, gerçekleşmeyecek en büyük gerçeğimsin.
(KOR)
5.0
100% (5)