1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
61
Okunma
öldü demeye dilim varmıyor.
insan evladına bu kelimeyi yakıştıramıyor.
o yüzden sadece gitti diyorum…
evladım gitti.
gidişiyle hayatın dili değişti.
yazım kışa döndü,
güneş içimden çekildi,
zaman durdu.
nefes alıyorum ama yaşamıyorum.
ardından kalan sessizlik,
en yüksek çığlıktan daha ağır.
evladını toprağa emanet eden bir annenin
kalbi o gün yarım kaldı.
ne bahar teselli oldu,
ne mevsimler iyileştirdi.
herkes “alışırsın” dedi,
oysa evlat acısına alışılmaz.
o acı insanın içine yerleşir,
adını koyamazsın,
taşırsın.
geceler uzadıkça uzuyor,
uyku bile gelmeye utanıyor gözlerime.
adını anınca boğazım düğüm düğüm,
sessizce ağlıyorum kimse duymasın diye.
odası duruyor,
eşyaları suskun,
kokusu hâlâ buralarda.
insan nasıl inanır
bir evladın artık gelmeyeceğine…
her sabah bir umutla uyanıyorum,
aklım bana gerçeği fısıldıyor
ama kalbim susuyor.
bir anne kalbi,
evladının gidişini kabul etmiyor.
insanlara bakıyorum,
herkes bir yerlere yetişiyor,
hayat akıyor diyorlar…
ben aynı yerde kaldım.
evladımı uğurladığım o anın içinde.
gülmem bekleniyor benden,
güçlü olmam, dik durmam…
kimse bilmiyor,
bir annenin gücü de
evladıyla birlikte gömülür.
ben hâlâ “gitti” diyorum.
çünkü ölümü söylemek,
onu benden ikinci kez almak gibi.
ve bilsinler ki bu acının sonu yok.
zaman geçmiyor,
sadece sessizleşiyor.
ben evladımı toprağa vermedim,
kalbimin en derin yerine bıraktım.
orada yaşıyor,
orada canımı yakıyor.
öldü demeye dilim hâlâ varmıyor.
çünkü bir anne için evlat ölmez.
o sadece gider…
annesinin içini
ömür boyu kış yapan
bir gidişle.