0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
11
Okunma
Bu koridorlar, ayak seslerini değil,
zamanın tozunu taşır.
Her kapı, yarına açılan bir anı,
her pencere, geçmişin baktığı bir ayna.
İçimde bir bahçenin haritası var,
çocuk sesleriyle sulanmış.
Şimdi elime, sessizliğin çayını alıyorum,
bardağın buğusunda kaybolan isimlerle.
Yatağımda uyku değil,
biriktirdiğim hikayeler yatıyor.
Kimi çocukluğumda kalmış bir bisiklet sesi,
kimi, cebimde taşıdığım eski bir mektup kokusu.
Güneş, duvarda yavaşça ilerliyor,
saat tik taklarıyla yarış edercesine.
Öğlen oluyor, akşam oluyor,
gölgeler uzuyor odamın zemininde.
Bazen bir tebessüm geliyor ziyarete,
bir çiçek, bir “nasılsın” demek için.
O an, penceremde bir kuş konuyor,
kanat çırpışı, tüm sessizliği dolduruyor.
Burada her sabah uyanmak,
yeni bir sayfa değil,
eskimeyen bir şiiri
usulca katlamaktır cebine.
Ve ben,
bu sessizliğin ortasında,
sevgimin tüm çocuklarına
içimdeki bahçeden
hâlâ çiçekler saklıyorum.