2
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
99
Okunma

Tren çoktan hareket etmişti;
o, başını
soğuk cama yaslamıştı.
Dışarı bakıyordu;
yağmur yağıyordu…
Yağmur yağıyordu;
damlalar
camın üstünde ince hüzün izleri bırakıyordu.
Sen,
yavaş yavaş uzaklarda
eriyordun;
o ise
sessiz bir kederle
her an biraz daha içine çöküyordu.
Kara bulutlar
gözlerini doldurmuştu;
her göz kırpışında
yaşlar
yüzünü,
tıpkı yağmurun
tren camını yıkadığı gibi
yıkıyordu.
Son durağa vardığında
bir başka tren
kısa bir düdük çaldı
ve ağır ağır
sislerin içinde kayboldu.
Sessizlik,
adı olmayan bir yolcu gibi
kupede oturdu;
hiçbir şey söylemeden…
Yalnızca gidişlerin sesi,
kulaklarında
taze bir yara gibi
tekrarlıyordu.
5.0
100% (8)