0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
28
Okunma
Nihal Hanımefendiciğim
Adını içimden geçirdiğimde
bir anlığına dünya susuyor,
sonra kalbimin derinlerinden
çelişkili bir melodi yükseliyor.
Ne tam huzursun bana
ne tam felaket.
Ama ikisini de aynı anda taşıyorsun,
benim gibi.
Biz, birbirimizin yarasına
tuz da olduk, merhem de.
Bazen aynı gövdeye bağlı
iki dal gibi;
bazen fırtınayla savrulan
kopmuş yapraklar gibi.
Sen — yalnızca bir kadın değilsin.
Sen, içimdeki en eski sorunun cevabı
ve cevapsızlığın kendisisin.
Gözlerinde hem geceyi gördüm
hem de sabahı.
Beni hem var ettin
hem de yokluğa çağırdın.
Bizim bağımız,
kırık bir aynanın parçaları gibi:
hiçbiri bütünü göstermiyor
ama her biri gerçeğin bir parçasını tutuyor.
Bazen düşünüyorum:
Belki de sen ve ben
aynı hikâyenin iki farklı zamanıydık,
birbirine değmeden akan
iki nehir gibi.
Ama yine de…
Bir ses, bir nefes, bir hatıra
hep birbirimize dönüyor.
Ne tam sevdik,
ne tam unuttuk.
Biz, aşk ile ayrılığın arasına sıkışmış
iki yarım kalp olduk.