1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
84
Okunma
Bir tekbir sesi, bir dua uğultusu
Ardinda kuruldu binlerce pusu.
Şehadet yarışı, Malazgirten Viyanaya,
Gök kubbe altinda
Kuşanmış kılıcını, gözü ufukta
Secdeye varmış, bir sancak, bir kıta.
Yedi deniz, yedi iklim, yedi yaren
Hepside o sancakta toplanmış.
O sancakki,
Rüzgarla konuşur,
Ay ile gülüşür,
Yıldızlarla secde eder.
Ey başı vakur, alnı secde ecdat,
Ne saraylar kurduk biz,
Ne tahtlar devirdik biz.
Bir davanın eşliginde çürüyen duvarlar,
Cihat aşkıyla terk edilen saraylar.
Taş gibi sustun,
dag gibi durdun.
Zaman, Sen neleri unuttun.
Sessizlik... düşler kırık,
Söz ecdadın ardında bir hıçkırık.
Konuştuk. Haykırdık sessizce,
Her harfimiz bin arşın yükseldi göğe.
Ecdaaat,
Bir kefen kadar arı,
Bir hançer kadar sarsıcı.
Toprağımda hala,
Bir sultanın duasi
Bir şehidin kınası,
Bir yetimin yası.
Aynı şafağa yanarız, yüreklerde biz,
Toz toprak içinde, yürüdüğün iz.
İhanet dört bir yanı sardı,
Bir sabah ezanı yetim kaldı.
Doğmadan gitti, bir şehzade sürgüne,
Minarelerin gölgesinde,
Bir gölge agladı bir güllé.
Ey zaman bize ne getirdin,
O çınarın yıkıntısıyla geldin.
Fatihin hayali, Kanuninin sesi
Ecdat bir duada bizi zikretmişti.
O gün hesapların şafagında
Fırtınalar yeniden çaktıgında
Deryalar titrer, yer çalkalanır
Yıldızlar siner, gök bulanır
Nizam ateşi arşa dayanır.
Al bayrak altında,
Adalet hüküm sürecek cihanda
Bayrak bir, Vatan bir, Ezan bir
Düşer ser, düşer gövde, düşmez tekbir.
Teyfik ŞEN
5.0
100% (4)