0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
91
Okunma
Bir gece daha adını anmadan doğdu sabah,
Suskunluğumun kıblesi hâlâ sensin.
Her harfim secdede, kalemim abdestli
Kalbim, Elif’in gölgesinde bekler seni.
Rüzgâr, eski bir sûre gibi fısıldar,
Adın geçince titrer yapraklar.
Ben, Hû’nun yankısıyım şimdi
Bir nefeslik aşk, sonsuz bir teslimiyet.
Bir mısra düşer içime sessiz, ağır, kutsal
Yazsam yanar, sustursam taşar.
Zira kelimeler de bilir
Aşkın, harflerin takatini aşar.
Gecenin kalbine düşen her “ya Rahîm”,
Bir adım daha yaklaştırır seni.
Seninle konuşur yıldızlar bile,
Ben ise sadece dinlerim susarak.
Bir bakışınla secdeye varır kalem,
Mürekkep, aşkın rengiyle dolar.
Kâğıt beyaz değildir artık,
Bir duanın suretidir ondaki izler.
Ey vuslatın gölgesine sinmiş sevgili,
Bir elif kadar uzak,
Bir nefes kadar yakınsın.
Sana her yaklaşmamda yanarım biraz,
Zira aşk, yanmadan öğrenilmez.
Ruhumda yankılanır Hira’nın sessizliği,
Ve sen inersin kelimelerime
Bir vahiy gibi,
Bir dua gibi,
Bir sır gibi.
Adını her yazışımda,
Bir harf eksilir benden.
Çünkü seni anlatmak,
Kendini tüketmekle mümkündür.
Bir “Vav” kadar eğilirim huzuruna,
Bir “Sâd” kadar sabırla beklerim.
Senin sessizliğin bile bir ayettir,
Benim gözyaşlarımda tefsir bulur.
Ne zaman dua etsem,
Parmak uçlarımda çoğalır kelimeler.
Ama kalbim bilir ki:
Seni söylemek, kalbi zincirlemektir aslında.
Ey Elif’in gölgesinde duran sevgili!
Sen, yazının secdesinde saklı bir sır;
Ben seni harflerle değil,
Aralarındaki boşlukla anlıyorum artık.
Bir gün, ismim de düşerse toprağa,
Kalemim sustuğunda,
Bil ki o son kelimem,
Seninle başlayacak yeniden.
Ve belki o vakit,
Kalbimin Farsça hâli de susacak,
Çünkü aşk, son nefeste
Kendi diline döner: “Hû…” diye.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(6 Kasım 2025)