2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
134
Okunma

ÜLKENİN YANIŞI
Gökyüzünden şimşekler yağdırdık,
yeryüzünü ateşle örttük.
Ormanlar yanarken biz,
şarkılar söyledik;
sokak lambasının titrek ışıkları altında dans ettik.
Biz kanaat ederek,
bilinmedik lehçelerden sözcükler devşirip,
havalı saraylar inşa ettik.
Ve biz,
mesai ücretine sıkılacak kurşunlar değil,
demokrasi,
hak,
hukuk,
adalet
ve özgürlük istedik.
Siz uluslararası otoyollarda demokrasi yarışına girerken,
demokrasi,
söylediginiz ninnilerle,
kollarınızda uyuya kaldı.
“Azmedenler karanlıkta kalamaz,” dedik;
ama kendimiz için karanlık dehlizler kazdık.
Sonra mezarlar,
ve her mezara onlarca bahçıvanlar.
Kuruyan topraklar için barajlar,
setler inşa ettik.
Korkularınızı yenmek için
alın terimizle duvarlar,
kaleler,
surlar ördük.
Oysa,
ne siz cesaretliydiniz,
ne de biz korkak.
Ama sonbahar aldırmadı korkularımıza.
Ve geldi kapımıza dayandı.
Özgürlük söylemleri,
vaadedilmiş demokrasi ışıkları
kısa süreliğine kamaştırdı gözlerimizi;
ve derken sonbahar
zemheri soğuklarına hazırladı bizi.
Biz,
siyasilerin kovalar dolusu öfke
ve nefretiyle döşenmiş yollarını göremedik.
“Yağmurlar yağsın, pislikler temizlensin,” diye ettiğimiz duaların hükmü de kalmadı.
Ve yitirdiğimiz aklımızla
bir kez daha seyrettik
ülkenin yanışını.
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (2)