0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
67
Okunma
Gidişinle sustu bütün ezanlar içimde,
Sesin son ayetti kalbimin duvarında.
Ellerim dua, gözlerim kıble
Ve sen aşkın en sessiz safında.
Kalbimin mihrabında iz bıraktın,
Bir yanık gül kokusu gibi, ebedî.
Her secdede adın dökülür dudaklarımdan,
Ama “Âmin” demem, dönersin belki diye.
Geceye bürünürken ruhumun sesi,
Kandiller sönmez, çünkü sensin ışık.
Her susuşum bir secdeye benzer,
Her gözyaşımda yeniden doğar aşk.
Adınla başlar her nefesim,
Seninle tükenir, seninle çoğalır.
Bir gül gibi kapanır kalbim,
Rüzgâr geçerken “O” diye ağlar.
Mihrabımın taşları sensiz soğuk,
Kelimeler sığınmaz artık duama.
Bir yalnızlık çalar kalbimin kapısını,
Ve ben, seni hatırlarım her salâda.
Kokunla yazılmış bir şiirim ben,
Yokluğunda bile inanırım varlığına.
Çünkü aşk inanmaktır,
Göklü bir müjde ile yeni çağa varmaktır,
Seninle...
Bir kandil gibi yanar içimde özlemin,
Dumanı yükselir göğe, kırık bir “belki”yle.
Her dua biter ama adın kalır,
Kalbimin mihrabında gizli bir sükût ile.
Ellerim göğe değil artık,
Sana açılır her akşam vakti.
Çünkü sen gittin ama kalbim,
Hâlâ seninle namazda kaldı.
Bir yankı dönüyor içimde,
Ne ezan, ne ilahi sadece sen.
Her kelime “gel” diyor sessizce,
Her suskunluk “Âmin” diye titrer yeniden.
Gidişin bir öğüt gibi kazındı bana,
Aşkın, sabrın en uzun secdesiymiş.
Artık anlıyorum:
Sevda, dönmeyene dua etmektir.
Ve ben…
Kalbimin mihrabında diz çökmüş hâlâ,
Bir papatyanın sessiz duasıyım,
Adını anmadan, seni bekleyen
Bâin-i Adlî’yim...
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(15 Ekim 2025)