0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
81
Okunma
Küller içinde uyanırım,
Gece yanmış, sabah yok.
Ruhum bir duman gibi,
Yavaşça savrulur boşluğa.
Ay kararmış, gökyüzü sessiz,
Bir yıldız bile yanmaz artık.
Gözlerim alışmış karanlığa
Ama kalbim hâlâ titrer.
Bir yol bulurum, taşlı, soğuk,
Ayaklarım kanar yürürken.
Her adımda düşer gölgem
Biraz daha derin kuyulara.
Bir şarkı duyarım uzaktan,
Belki rüzgârın getirdiği.
Bir umut gibi, bir nefes gibi
Dokunur yüreğimin yarasına.
Kendimle konuşurum gece,
Suskunluğun dili ağır.
Her cümlem bir yara açar
Ve her yara beni uyandırır.
Ellerim boş, ceplerim sessiz,
Bir zamanlar tuttuğum hayaller
Şimdi küle dönmüş hepsi,
Avuçlarımda kaybolur.
Bir kapı ararım, bulamam,
Duvarlar yükselir karşımda.
Ama bir yerde, derinlerde,
Bir ışık sızar incecik.
Küller üstünde yeşerir
Bir tek filiz, kırılgan.
O filize eğilirim
Ve ilk kez güler gözlerim.
Gece hâlâ ağır,
Ama içimde bir ses der ki:
"Yürü, sabah yakın,
Küller bile doğurur hayatı."
Gökyüzü bir an titreşir,
Uzakta bir yıldız yanar.
Sanki beni çağırır
O karanlığın içinden.
Adımlarım hızlanır,
Yara izlerim parlar ay ışığında.
Her düşüşüm bir dua,
Her kalkışım bir isyan olur.
Küller savrulur rüzgârla,
Gece yerini sabaha bırakır.
Ve ben anlarım:
Bu yangın beni yeniden yaratmıştır.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(21 Eylül 2025)