2
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
138
Okunma
Bir zamanlar, kalbiyle savaşan bir kadın vardı.
Sevdi, sabretti, sustu… Ama sustukça içindeki yaralar derinleşti. Tutundukça parmaklarında kanayan izler çoğaldı. Bir gün anladı ki; bazı şeyleri sürdürmek, insanı yaşatmaz, tam tersine tüketir.
O gün, vazgeçti.
Ama bu vazgeçiş bir yenilgi değildi.
Aksine, kendi kalbine yeniden dokunmanın başlangıcıydı. Çünkü bazen susmak, bazen bırakmak, insana yeniden nefes olur.
Her yarası, ona yeni bir yol gösterdi.
Her izi, “Artık buradan dönmelisin” diye fısıldadı.
Ve o da yavaş yavaş anladı: Bıraktığı yerde hayat bitmiyordu, tam tersine başka bir hayat sessizce onu bekliyordu.
Bir gün aynaya baktığında gözlerinde tükenmişlik değil, küllerinden doğan yeni bir “kendini” gördü.
İşte o an, vazgeçmenin aslında kaybetmek değil, yeniden var olmak olduğunu öğrend
Vazgeçenlere
Bazen tutunmak yara yapar,
Bazen susmak, haykırmaktan daha ağırdır.
Ve bazen…
Vazgeçmek, pes etmek değil,
Kendini yeniden bulmanın adıdır.
Vazgeçen yürek, yenilmiş değildir,
Sadece artık savaşmaya değmediğini bilmiştir.
Her yara, her iz,
Bir sonraki yolun işaretidir.
Unutma,
Bıraktığın yerde bitmez hayat,
Yeni bir kapı açılır sessizce.
Ve sen, küllerinden doğan
Bir başka “sen”i bulursun geride.
5.0
100% (5)