0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
87
Okunma
DersimliKiz, genç yaşına rağmen omuzlarında ağır bir yük taşıyordu. Dışarıdan bakıldığında yaşı daha yolun başındaydı, ama gözlerinin derinliğinde yılların izleri gizlenmişti. Çünkü o biliyordu ki, insanı yaşlandıran şey takvimde ilerleyen sayılar değil, kalbine kazınan acılar ve yarım kalan hayallerdi.
Yaşadıkları kadar, yaşayamadıkları da onun ruhunu yıpratmıştı. Sevilmediği yerlerde beklemek, gitmesi gerekirken kalmak, özlemleriyle baş başa uyuyup sabahlara uyanmak… İşte bütün bunlar bir kadının omuzlarına yıllardan daha fazla yük bindirirdi.
Her aynaya baktığında yüzündeki çizgilerden çok, gözlerindeki yorgunluğu görüyordu. Çünkü kalp yorgunluğu, bedenden daha önce çökerdi insana. Ama yine de dimdik yürüyordu; çünkü çökmek başka, pes etmek bambaşkaydı.
O, pes etmeyen bir yürek taşıyordu. Çökmüş gibi görünse de, içinde hâlâ Munzur’un direnci, dağların sabrı vardı. Her acıya rağmen ayakta kalmasının sebebi buydu: “Yaşım değil, hayat beni yaşlandırdı. Ama ben hâlâ buradayım.”
Yaşımdan çok erken çöktüğümü biliyorum,
Ama sebep ne yıllar, ne takvim yaprakları.
İnsanı yaşlandıran,
Bazen yaşadıkları,
Bazen de asla yaşayamadıkları.
Bir gülüşün yarıda kalması,
Bir yolun hiç yürünmemesi,
Bir dokunuşun hayalde donup kalması…
İşte bunlar çöker yüreğe,
Ve göz pınarlarına gizler sessizliği.
Benim omuzlarıma düşen ağırlık,
Zamanın değil, anıların yükü.
Kırık bir aynada bakıyorum kendime,
Her çizgi bir hatıra,
Her kırık bir yarım kalan dua.
Ama yine de dimdik duruyorum,
Çünkü çökmek başka,
Pes etmek bambaşka
5.0
100% (2)